ayrılığın kanıyla pişirilmiş
bir kalp sunacaklar
bir güvercinden koparılmışcasına
bıçak dokunurken
bir ekmek kesilircesine
hissizce ve günahsızca
sen ona de ki
helal etti sana tüm hakkını
mahşerde bile görmek istemiyor seni
sen ona de ki
aşk kılıcı en son sahibini kesermiş
bir iz bıraktın, bir yara düşürdün içime
kandıkça susayan topraklar gibi
içtikçe içtim baldıran zehrini
acıdı kalbim, kan kırmızı gül gibi
yalnızlığa diyecek yok bir şeyim
ayrılığa dargın değilim
ağır ağır ölür gerçekten sevenler
melek yüzlü şeytanlarsa ansızın kaybolurlar
zavallı korkaklar kaçarken sırtlarından
başkaldıran yüreklilerse kalplerinden vurulurlar
ölümü beklemek gibiydi
seni sevmek
öylesine meçhul bir aşk
öylesine tutsak bir kalp ile
ölüm meleğinde hayat aramak
değildir marifet konuşmak
belki marifettir susarken anlatabilmek
değildir marifet bir başına ağlamak
belki marifettir ağlarken beraber olabilmek
geceydi
ondan başkasını görmüyordu gözlerim
siyahın en zifiri vaktinde
tüm yıldızları öldürürcesine
doğuvermişti kalbime
bir daha asla sönmemecesine
Kerbela'da yaktılar ateşi
bilmem kaç nesil damarlarımızda dinmedi ateşi
hep aynı katillerin oyunu
kimi zaman bizans
kimi zaman acem oyunu
kan içen şu topraklar
bir kere yazmışsan adını
sonsuz kez silsen ne olur
kalp yanmadan
silinmez mürekkebi
güneşten koparsan bir tutam alevi
bir meleke vardı
ölüm meleği kadar masum
aşk kadar cezalı
bir melek vardı
kanatlarını açtı mı tüm semayı kaplardı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!