en kötüsü nedir bilir misin
hayalini önce çarmıha çiviler
ve sonra gözyaşları içinde
onun çivilerini sökersin
ölmemiştir, ama yaşamıyordur da
öyle bir çöl ki umudum
yağmur olup düşsen
yakarsın kendini
artık vazgeç
bin dua ettin
yağmur yağıyordu
semayı boz bulanık dumanlar kaplamıştı
her yanı saran büyülü bir ıslaklık vardı
ayaklarım çamurda izler bırakıyordu
gidiyor musun diye soruyordu herkes
yağmurlar, bulutlar, taşlar
tebdili kıyafetle dolaşıyor mutluluk
üç günlük dünyanın üç buçuğu kayıp
borçlu kalıyorsun hayata, ne yazık
ödedikçe çoğalıyor yalnızlık, dostlarsa kayıp
de ki, her şeye rağmen yine de varım
unutmak istediğimde seni
adını buğulu camlara yazarım
harf harf kaybolursun pencerelerden
içimi bir korku sarar derinden
odam gün yüzü görmeyecek olur
aklıma güneşini kaybeden dünya takılır
sana elveda demek
o kadar zor ki
tüm zorluklar gibi yaralar
zamansız tüm acılar gibi kanatır
ama ben diyorum işte
el-veda
yolculukları hep sevdim
ama bu kez hüzün dökülmüş yollara
her adımda biraz daha yoksunum senden
biraz daha boğuluyor içim
biraz daha titriyor ayaklarım
güneşini yitirmiş dünya gibiyim
insanlar böyle varlıklar
ne yaparsın
tüketebildikleri kadar varsın
tüketilebildiğin kadar kalırsın
sonra ne olur bilir misin
çeker gidersin
nasıl da aldatmışım kendimi
sihirli bir söz değilmiş kapıları açan
mahkum olacağım yere doğru götürüyormuş
aşk beni
demek pişmansın
Fikret ve O…
bu izlerin sonu sadece giryan
yarım kalmış bir aşka dair
ikinci sapağın sonunda hüsran
bağrımda bir yan hep hazan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!