namussuzun teki oturmuşsa demirden tahta
tüm namuslulara elbet kesilecek ceza
ta ezelden gelir, gider ebede bu yasa
iyiler zındanda, kötüler Fravun sarayında
üç beş kuruşa satarlar din, iman ne varsa
gözlerin kanıyor ellerimde
gideceksin demek
nereden başlanır beklemek
öğretmeden
ve unutmanın bin bir yolunu
göstermeden
Ne vakit fazladan yaşadığını düşünür insan
Ölümcül bir hastalıktan kurtulunca mı
Bir savaştan yara bere içinde dönünce mi
Ne vakit fazladan yaşadığını düşünür insan
Büyük bir kazadan kıl payı sıyrılınca mı
Ölü ağaçlardan bir ev yaptı adam
Duvarları ahlardan
Penceresi gözyaşından
Bir sızı duydu daha hiç yaşamadan
Düşler kurdu mutluluktan
Bir hikaye çaldı masallardan
susmuştum
bir saat gibi susmuştum
ölüler kadar toprak
ve insanlar kadar ateştim
susmuştum
Küller için söyleniyor şarkılar
Her esintide biraz daha uyuyor ölüler
En büyük dahileri doğurur sadece en büyük acılar
Et ve kemikten içre bir şeyler var
Ruhun dipsiz odalarında çığlıklar
Hiç susmadan konuşuyor laller
kapasam gözlerimi
gözlerinin ta içinde
bir daha uyanmamacasına
ölüme dalarcasına
çıkartıp bedenimden ruhumu
cennete yükselircesine
ağlamaklı tüm hislerim
ve sözlerim zehir gibi içime akmakta
bu nasıl güneş ki zamansız batmakta
ey hayat
bu kadar acımasız olmak zorunda mısın
bir boşluğa dökülen su damlası mıyım
gitme
sancılar saplanır bağrıma
bir ölüm yayılır yüreğime
nefessiz kalıyorum her saniye
gitme.. tüketme ışığını dünyamın
beni böyle bırakma çaresiz
gözler… ölüm gibi etrafımı saran
tüm varlığımı varlığı ile kuşatan
ömrümü alırken sonsuzluğum olan
o gözler… aşkın gözleri
gözler… beni bir adacığa hapseden




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!