yorgun camlarda kayıyor damlalar
hayattan ölüme dökülürcesine
bir kelebek telaşıyla akıyorlar
ve gidiyorlar, sessiz usul
hangi çiçeğe hayat verecekler
hangi gemiyi yürütecekler kim bilir
her şeyi ben uydurdum
buketteki çiçekler hiç açmadı
seni beklerken soldurmadım onları
hayaldi yağmurlar
hiç ıslanmadı kaldırımlar
gözlerin hiç ağlamadılar
yağmurdan sonra
nasıl bomboş kalırsa gökyüzü
içimde bir boşluk
ardın sıra büyür de büyür
seslensem duyar mısın, dedi adam
sen yeter ki konuş, dedi kadın
derin bir sessizliğe gömüldü adam
içinden çıkılmaz bir hal aldı zaman
bir korkudan kaçarcasına
su yangını başladı
kavurucu rüzgarlara emanet gözyaşları
alev potalarında eritildi acılar
hasretler, ayrılıklar dökülüyor damla damla
ruhumun nehirleri kızıla boyalı
yer alev, gök alev
rüzgar
hayat sayfalarını
ateşe sürüklüyor
ve çaresiz adam
kan ter içinde
rüzgardan sayfalarını
kumlara yazmışsın adını
dalgalar silmez mi sandın
cesetler üstüne kurduğun tahtını
kimseler yıkmaz mı sandın
kanla yürüyen sarmaşıklar gibi
tüm bedenimi sarıveren
rüya gibisin
gitmeyesin diye uyanmıyorum
denizlerde kaybolan nehirler gibi
desem ki Süveyda aşkı anlatma bana
konuşma öyle uzaktan uzaktan
hadi gel, dur öylece yanımda
desem ki Süveyda güneşi anlatma bana
çoktan söndü ruhumun feneri
suskun adamlar şehri burası
kilit vurulmuş caddelerine
çıkmaz, yazıyor yol tabelalarına
içten içe yaşanıyor burada hayatlar
maskelerin ardında saklanıyor ruhlar
korku filmleri oynuyor karanlık sinamalarda




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!