İstiklalden Tünele
Adakuleyi az önce geçtim
Yukarı aşağı gidip geliyorum
Kafama takılmış satırı arıyorum habire
Bi bulsam
Kurtulacağım seni düşünmekten
Bir şarkı dinlemiştim;
“Yağmurun elleri” diyerek mısralaşmış
Küçük, beyaz, kadife yumuşaklığında
Vehmi hayale, hayali hülyaya devşiren perde
Sonbaharda sıkça karşılaştığımız damlacıklardan anımsatılan
Hep küçük geliyor benimde aklıma yağmurun elleri
Dostum,
Uğraşma boşuna ikna için
İki şeyi iyi anladım hayatta
Ayıkken cesursan adamsın benim için
Traş sarhoşun kabadayılığı
vee
Islak günün son aydınlığına bakardım
Çözülen kızıl bulutların ardından açılan perdede
Uçuk mavi anımsardım sesini
ve yıldızlar usuldan kanat çırpardı
Hayatımın en çetin demlerinde
Ahşap pencereler,
Bakakaldım deniz kıyısına
Puslu gece yarısının loş ışığında
Bekâretini kaybedecek güzelin son masumiyeti
Işıltılı gülümsemenle parmaklarını parmaklarıma kenetle
Sadece … şiir yazmalıyım diye düşündüm
İçim sıcak sabah sabah
Üstelik ayaz
Duygularıma biraz sarı yaprak koydum
Biraz … Ağlayan sevgili
Maskelerimi azalttım,
yolumu daralttım
Şimdi adımlarım daha kısa
daha usul
Düşlerimi bozdurdum
huzur pahasına
endişeniz … küçük prenses
tehlikeli bir şairin huzuru mu
korktuğunuz nedir söyleyiniz
derinliğiniz … küçük prenses
hani uğruna ölümü yeğlediniz
Ihlamur kokulu hırçın gecede
Yavan tadı katıklayan neyse
Özümü savuran fırtına
Aşkını yüreğime taşıyan bulut
Bedenimi korkulu titreten sevdan.
Vicdanı suçtan ayıran perdede
Son gülümseyiş hediyesi yalnızlığıma
Sustu sonra
Ertesi gün ve daha sonraki
Gülümser diye bekledim
Boş yalnızlığın içinde
İçi boş yalnızlıkla bekledim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!