Gece vakti…
Açık pencerenin önüne yaslanmış bir sırt
Sigara dumanı
Usulca süzülüyor odadan rüzgârsız göğe doğru
Yalnızlığa renk beğenememiş çelişkisi
Yokuşta duran sığ çakıl taşları gibiydin
Sana âşık olduğumda
Ey bataklıktaki afyon çiçeğim
Çoğu zaman karanlık, yırtık sokaklarda
Mor dudakların, pudralı yüzünle
Şapkamdaki delikten beynime girerdin
Beni mi düşünüyorsun ne
Aklıma mukayyet değilim
Alıp alıp hayalimi sana gidiyor
Beni mi düşünüyorsun? !
Yedikule civarında buluşup duruyoruz
Yumuşak desem beyazı anımsatıyor
Yakınmaları kadınların asırlar aynasında
Kıtlığında ülkenin “idrak-i dakik”ten yaşayan millettir erkek
Krater ağzından püskürür gibi harf grupları savrulur
Ve çıkar cümlesinden “erkek milleti”
İşte hamurum; bu ‘ah’ın neticesinden mürekkeptir
Mukabelen samimiyetlerine kabul olmuş duaları
Karanlığın kıyısında kör gözüne tutunduğum korku
Paçamdaki yalnızlık sarmaşığı
Telaşımı nereme saklamalıyım
Mümkünü nedir kurtulmanın
Komitelerin zekice planlı sorgusu
Ve geçmiş ücralardan yakamda asılı kalmış
Hangi netameli kitabı öpmüşsem
Bilemiyorum
şairliğim nereden bulaşmış
Bir incelik takılmış olmalı
toz mavisi ceketime
Yağmurda ıslanan acılarıma tutunarak
Yürümekteyim parke kaldırımlarda
Ağlayan yaprakları gözlerimle avutuyorum
Genzimde toprak kokusu
Her bahar yeniden âşık oluyorum
Yüreğimi tekrar tekrar kesif bir müzayedede
İstanbul bir akşama hazırlanıyordu
İstanbul bir bahara daha
Yürüyordum
Dalgınlığıma bıçak gibi saplanıyordu sokak lambaları
Fatih’in arka sokaklarında bir yer
Günün son turuncuları çınar yapraklarını elleriyle indiriyordu kaldırıma
armut ağacının altında
uzaklaşan gemiyi seyretmek
ve merak etmek içindekileri
belki o sensin
diyerek ümit etmek
ağlamak ama üzülmek değil
Ben şairim
Gözyaşı susuzluğunda yollara düşerim
Üzerimde inceden bir hırka
Şimdi kış vakti
Sultanahmet’de üşürüm
Dost edinir cıgara tüttürürüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!