Bir garip divaneyim yanıp ,pişmeye geidim
Tutusturur sevda yangınımı,
Zarifce bir bakışın.
Sen Çemberimde Gül oyam,
Kalbimdeki altın nakışım,
Aklım, gönlüm,ömrüm
Hepsi sana karışır,
Yay gibi kaşlarını ey güzel neden böyle geriyorsun,
Kirpiklerin ok misali sinemi deliyorsun.
Mehtabı sen ol karanlık gecelerimin,
Dolunay sönük kalır,yanında güzelliğinin.
Yay gibi kaşlarına dar ağacı kurayım,
Vuslatın hasreti yakarken gönlümü,
Bir mum gibi tutuşturdun ömrümü,
Al kan ile boyarken rengini,
Bir ayrılık türküsü söyler olmuşuz..
Dipdiri inatların pamuk ipliğinde gönlüm,
Uçsuz bucaksız bir gökyüzüne meftun,
Kaç kapı geçtim, atlayarak eşikten,
Kirpiklerine sürgünüm tâ beşikten...
Yar adı ile başlarız sözümüze..
Başkası görünmez gözümüze.
Bir aşk düştü ki özümüze,
Ok atmak derler adına Efendim.
Evet aşktır ok atmak.
Bir cuma sabahı aldım yârin mektubunu,
Gönlümü zarf eyleyip koymuş davetiyeyi
Koştum hemen bir tercümanı Aşk’a,
Duydum yâr davet eder beni vuslat'a.
Bulut muyum bilmem, doldum taşıyorum.
Yağmurdan kanatlarımı gökyüzüne açıyorum,
Hasretinle okyanuslar, kıtalar aşıyorum.
İçimde sen kokan bir efsaneyi yaşıyorum...? ?
Şimdilerde çaresizlik şehrindeyim,
Gözlerin kör, kulakların sağır,
Dillerin lal ve akılların mezar olduğu
Bir adım öteye gidemediğim yerdeyim...
Bilmem ki biz ne ettik zamana ,
Çocukken, alıp ellerimizden umudu
Neden serpdi üzerimize ,
Saçlarımızı, ağartan Bulutu ,
Şehrimizin denize çıkan yolları yoktu ,
Daglarımızın Başı dumanlı, dışı soğuk ,
Bir gün yola düşüp aradım o kutlu ocağı,
İçinde insanların hep dostluk bulacağı,
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırının,
Olacağı yerin adıdır Kayseri Sancağı.
Sancak beyi Koç Emrah'dır,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!