ben bahar mevsimini severim en çok
papatyalar, orkideler, zambaklar gibi
her renkte çiçek, her renkte deniz, her renkte…
özlemini düşürüyorsun gönlüme
adanmış bir zaman gibi rüyalarıma giriyorsun
kalbin anaforunda
serin yürüyüşlere çıkmak için
düşelim yollara
avuçlarda karanfil
ikindi sevdalarında bir devr-i daim huzuruyla
bütün saatler boş
manasız faydasız uğultulu
cazibesi kalmayan eski kitaplar gibi
kokusuz hazsız rayihasız renksiz
uçsuz bucaksız mesafeler boş
gözde yaş
daha çok acıyoruz
başkasının ağrısını dayanılmaz bulmayı
ondan öğreniyoruz.
evet, insanlığın yaraları var
apaçık yaralar
ben bahar mevsimini severim en çok
papatyalar, orkideler, zambaklar gibi
her renkte çiçek, her renkte deniz, her renkte…
özlemini düşürüyorsun gönlüme
adanmış bir zaman gibi rüyalarıma giriyorsun
umut patikalarımız
bir rüya görelim
önce yumalım gözlerimizi
uyuyalım, uyuyalım…
sabah ezanından hemen sonra
yani daha gün doğmadan
beraber bekleyelim seninle, kendi perdelerimizin aralığından
bir ekmek arabasının, nal ve tekerlek sesini
ve o eski kamyonetin içinde, çarpışan süt şişelerini
dalga sesleri cama vuruyor
vapurun buğulu penceresine adımı yazıyorum
elimde bir simit
bir bardak çay
hülyalara dalmışım
biliyor musun
seninle konuşmaya geldim
seni evimize götürmeye geldim
güneşin ufkun üzerinden batmaya hazırlandığı
köhnemiş bir deniz kıyısına
metruk tahta masalarından birisine
soğan isminde bir şey var bu dünyada
onca köye gidildiğinde her yer o kokar
evler, yollar, çocuklar , köy otobüsleri
soğan yiyen ineğin sütü
soğan sezonu açıldıktan sonra
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!