kalbim
çıkmadan yerinden
bir çocuk fırlıyor içinden
başlıyor zamanın saat kulesine tırmanmaya
dünyanın sıfır derece meridyeni titriyor sanki
önce batıdan çekiliyor bir yana
hareketsiz ve sessiz bütün hastane
karanlık tarafından yutulmuştu sanki
zaman tarafından yutulmak gibi bir şey
sonsuzmuş gibi görünen.
etrafı hayaletler sarmış,
vaktin geçişinin de bir anlamlı olmalı
yoksa o parçalar arasında
anlamsız bir sele kapılıp sürükleniriz
hatırlıyor musun
şehrin en verimli toprağına ektiğimiz gözyaşlarını
birden bine kadar bir iki, üç beş diye sayarak
sayısız vakitlere binerek giden
gökten düşen yıldızların vuslat yolculuğunu
hatırlıyor musun hiç
hani gecede ve gündüzde
hani gençte ve yaşlıda
hani iyide ve kötüde gelir de gelir ya…
bu akşam
dilsiz bir umarsızlık
ne kadar da inanılmaz kılıyor geceyi
yakıcı bir kıskançlıkla
geçerdi gözlerimin önünden bacaların dumanı
tan yerinden hep aynı kızıllık
rüzgar silerdi camdaki parmak izlerini
çiçekler açardı rengarenk pencerelerde
haylaz bir çocuk gibi konuşurdu
mineleri düşmüş boncuklar gibi savruk gönlüm
kurduğum hayallere fırtınalar uğramakta
her bir arzum masallara dönüşmekte
hep bir ihtiras koş ki yakalayasın
dört bir taraftan ağa düşmekte sevinçlerim
hey dünyaya gözlerimi açtığım şehir
şehirleri hasedinden çatlatan gül yüzlü dilber
kanayan yaralarıma merhem
umudun ufuklarında açan sevda çiçeğim
taşınla toprağınla masmavi denizinle
yüreğimdeki sahralara can veren şehir
zindan soğuk ,zindan kirli ,zindan karanlık
karış karış santim santim dolaş dolaş bitmez
basılan her yer tuzaklanmış
işgale uğramış yasaklanmış
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!