heyecanlı yürüyüşler
derin fısıltılar
mahcup çağırışlar
içten seslenişler
sıcacık heyecan
ben hüzün
ben gam
ben efkarım
kalbe doğan ilhamın ilk aydınlığında başladı gün
ne güzel şimdi
yerinden kalkıp pencereyi açmak sabaha karşı
bir nefeslik dolu sigara dumanı
çay deminin o büyülü kokusu
perişan armoninin düşüne emanet etmeden gözdeki uykuyu
ne güzel zaman bu böyle
kişniyor beyaz atlılar
dört nala koşuyorlar
kırılmış bir gökyüzü adresine
bir kır çiçeğine
zindan taşlarında büyümüş
ey zakir
zikret içindekileri
hikmet pınarlarına mazhar
ademin çamurundan nasıl yoğrulduğunu
maruz kalınan meşakkatleri
insanın gizli sızılarını
yetim yakarışlarını
utangaç pişmanlıklarını
gün yüzüne çıkarmak için iniyordu vahiy
insana anlaşıldığını söylemek içindi
ve sonra senin tutkuların dalgaları durmayan bir deniz
gel gitlerin terk ettiğin sahillerde yankılanır
yüreğinden bıraktıkların bir ceset gibi
hiçbir şey öğretemez sensizliğin ne demek olduğunu
istesen de istemesen de bir kere sana tutsak
duygular kutsalıdır yüreğimin
dişimle tırnağımla ne savaşlar yaptım onlar için
zapt edilmemiş topraklarına girdim yalın kılıç
pençesine almış kıvrandırırlar beni.
en sağlam kasemlerin bile üzerinden öyle zamanlar geçti
onlardan vazgeçemedim…
duygular kutsal kinidir yüreğimin
dişimle tırnağımla ne savaşlar yaptım onlar için
zapt edilmemiş topraklarına girdim yalın kılıç
pençesine almış kıvrandırırlar beni.
en sağlam kasemlerin bile üzerinden öyle zamanlar geçti
onlardan vazgeçemedim…
bu gün öyle inzivada olduğuma bakmayın
fark ettirmeden zamanı içime dolduruyorum
kara delikler gibi çekiyorum zihnime sürekli
gördüklerimi duyduklarımı fark ettiklerimi
değirmen taşına düşer gibi hayallerimden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!