güneşin kızılca damarlarından
sana doğru akan
yazdan kalma ateşti
kalbim ateşlere duçar
nasıl başlamışsak işte öyle
her tarafta birkaç sima
bir yığın resim
güneşin çığlık bastığı
karanlığın çıldırdığı
bir yerdeyim ...
siz ey, evvelce kömür karasında yanan,
sonra gönül yarasında ağlayan şehirler
siz zambak zambak... sonra bayrak bayrak...
kendinizi dostluğa ilikleyerek yaşamadınız mı bu topraklarda
siz ey, düşmanlar iken birbirinin suyunda dost olan nehirler
ah elif ah…
kaç düş bir elif eder
kaç elif genç kız olur
kaç elifin düğünü olur
kaç elifin ölümü…
selam olsun
bu topraklar için
gözünde yaş
yüreğinde aşk
ağlamak nedir
gözyaşı dökmek nedir
hiçbir mahsuru yok
çünkü yeni trend böyleymiş
sen değil, trollerin çalışacak
karpuz misali, yattıkça şişeceksin
yata yata büyüyüp irileşeceksin
siz ekonomi nedir bilir misiniz
ya açlığın ,sefaletin ne olduğunu
neye el atsanız berbat
utanmadan, sıkılmadan ülke yönetmeye talipsiniz
elinizdeki iki belediyeyi yönetmekten aciz
iki otobüsü yürütmekten biçare
Ve asıl kavuşma bekliyor bizi öz vatanımızda.
Kalbin ortasına devriliyor büyüttüğümüz tüm dağlar.
Bir kum tanesi olabilmekmiş marifet,
rüzgâra eklenip diyar diyar keşfe böyle çıkılırmış.
bana adıyla ,acısıyla soğan derler
bir el, bir kadın eli gömer beni karanlığa
ben belki de karanlığa acılarımla gömülürüm
acıları büyütsün diye
başkaları için, habersizce, var olmak için
sokağa çıkınca
önce onları azaltmaya başlarım
yani sesleri
en büyük gürültüyü yapandan …
kornaları silerim direksiyonlardan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!