You're running through a strange place, covered with dense bushes, with muddy ground. Darkness is about to fall. Fill the space behind your eyes with his image. And run...
First, a deep silence. Then, suppressed sobs. In the depths of the multi-story city. A howling cry. No place to go. No cure. No food to keep you alive. No options. Do you know?
*
ben bir kiraz ağacıyım
pembe çiçekli
siz beni bilemezsiniz
bu yaşa değin bir kiraz ağacının altında oturduğunuz bile şüpheli
bir fikir yoğunluğunun delice öfkesini yaşıyorum
her parçası yerli yerinde
çıldırtan sessizlik
çaresizlik meğer bir hiçmiş
ağlatamadım yüreğimi
şöyle kan kırmızısı gözyaşlarıyla
vurun kalbimi kocaman kurşunla
O yarası kapanmayan ıstırabı da geçin
Kurşunları yıldız yıldız etkisi zerre zerre
Duygularımın üstüne firari bir cemre düşer
En evvel düşlerime huzmelerden süzülüp
Ondan eser var diye sevinirim her hale
alicenap bir çınar ağacı
barındırır hazan mevsiminin bütün hazinelerini
kozasını delip dışarı çıkmış zümrüt rengi yaprakları
semaya doğru dalları alabildiğince
mutluluğunu seyrederim güneşten inen parıltıların
bu çınarın altından ne zaman geçsem durur dinlenirim
caddenin karanlığında şarkı söyleyen bir kadın
başının etrafında duman halkaları fırıl fırıl
ter yüzünden yağmur damlaları gibi akıyordu
güz yağmurları misali soğuk ve iri
şaşkınlığın koyu karanlığından
istikametin sabahına sığınıyoruz
tereddütlerin fırtınasından
Rabbimizce kabulün sakin limanına
her yanda sükut
takvim yaprağında çıplak zaman perisi
içine çiy düşmüş
boğuk bir sesle ağlar ta uzakta yapayalnız
pencerem de bezgin bir orkide çiçeklenir
nice çocuklar ,genç kızlar unutulur da
yalnızca kadına şiddet baki kalır hatıramızda
kırdığı her kemikte level atlıyor mübarek
öyle öğrenmiş babadan
bir kız sana helal olsun ağam
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!