gece,
pencereyi döven yağmur damlaları
içimdeki narın zihnimde çizdiği resim
gözümün önünden gitmiyor
sözcüklerin vurucu satırları tetikleyip duruyor
bu kısır döngünün kaçıncı evresi
bana gönlünü açan sevgili
ömrümün en güzeli
doğarken sezgilerimden sana olan sevgim
bir masalın düşlerinden azat edilir aşkımız
lal olur umutlarım gönül zindanlarında
sevgi bir hikaye
aşk bir masal
canım canına hasret
ışığı eksik vakitlerde gözlerim üzerinde
gece ayaz keserken
kalpte titrerken can
yokluk nedir
yokluk ne zindandaki yusuf nede zindandan kurtulmaktır
bütün dileklerden, bütün yönelişlerden bütün emellerden
bir çırpıda vazgeçebilmektir yokluk
rahvan yürüyen küheylanın heybet kazanan tılsımıdır
küçük de olsa bir iz var
çözülme, donma vakitlerinden
dönüşüp ummanlara akmak için
bir kendinden geçme faslı bu
geçiyorum şimdi
peşindeyim seslerin
hiç ummadığın hediyeler almak gibidir var olmak
hiç hak etmediğin sofralara buyur edilmeye benzer yaşamak
hiç beklemediğin bir tacı giyinmek gibidir
hüzün ki kalpte başlayan bir yanıştır
onu söndürmek için
gayrete gelir göz pınarları yağmur yağmur
gökyüzü renginde yağan yağmurdu
içimde yürür gibi yürüyen
bulutların üzerinde
penceremde
pırıl pırıl
önümdeki yokuş yol
açılmış ince bir bağırsak gibi
uzanıyordu ta ufkun ucuna kadar
engin, çıplak ve ıssız bozkırda
kış günleri eksik olmazdı bora, kasırga
yaz günlerinde cehennem sıcağı
insanın önünde hep bir deniz olur da
bir türlü girmeyi akıl edemez ya
hani sonsuz ılık maviliğe
dokunurda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!