altı çocuklu bir aile reisiydi
ne iş varsa yapardı
hiç yaşına başına bakmadan
defalarca iner çıkardı birkaç kat iskeleden
espiriliydi, güleçti
herkesle şakalaşır,
pervane gibiyim cemali güneşine
düşüp ,tutuşup ben her dem yanıp parlayasım gelir
gece uzamış, gündüz kısalmış umurumda değil
gece olur ,gündüz olur sana kavuşmuşum ,
senden ayrılmışım, ne çıkar
kutlu bir titreyişin
derin bir ürperişin
yüce bir haşyetin göğsümüze dokunan rüzgarıdır acı
Hakkın hatırını her şeyin üzerinde tutmanın
silinmez mührüdür
ölümsüz hatırasıdır
C*
acılar sürülür kar beyaz dağlara
dağ gibi yükselen bir sessizlik kan içinde
bir sessizlik ki geceler kadar karanlık
yüklenir ölümün ağır yükünü
hey gidi yüreği yaralı memleketim benim
sabah ayazının havaya düştüğü zamanlarda
bir ürpertiyle uyanılır yataklardan
bir bardak çaydan iki yudum alıp düşülür yollara
her sabah döner yada dönmez düşüncesiyle
helallik aldıktan sonra
bende tecelli ediyor
bir buz parçası gibi
korlaşan yüreğimin üstünde
her damlası yangınlar dindiriyor
ne zamandan beri akıyor ırmak gibi
dirildikçe gül yapraklarınla vur öleyim
yavaşça bırak beni son bahar rüzgarlarına
kokum ulaşsın bir anadolu köyüne
duvarlarına sızayım o kerpiç evin
nefes aldıkça beni koklasın
adı gülizar olan bir köylü kızı
Kaç yıl geçti…
sessizlik hala aynı
Bir gül soldu sessizce,
adın kaldı dillerde Rojin
Rüzgâr bile hüzünlü, dokunur anılarda.
rüzgar yoktu
ve güneş çıktığı için kırılmıştı soğuk epeyce
eliyle bir selam verdi tanıdığı birine
yürüdü
mehmet oğlum
çocuklar üstüne
insanların kendi diliyle konuşmaya başladığında
titriyor, boğuklaşıyor sesim
ve orada bombalanan okullardan
yıkılan hastanelerden, yerle bir edilen




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!