savaşmaktan yorgun düştüm
galip gelmek umurumda bile değil
biraz olsun nefes almak
korkusuz ve saldırısız birkaç dakika
sorunlarımı çözemedim,
onlara nasıl tahammül ettiğime şaşmamak mümkün değil
aklımdan fena ihtimaller geçiyor
düşmanlarıma olan bütün kinimi unutarak tam bir saadet içinde geçecek
çılgın bir hayattan sonra bütün günlerim
güneş kanat çırpıyor
sırtında ekim gecesinin ayazı
topraktan hala ocak kokusu geliyor
sabahın karanlığı ne kadar suskun
kana köpüğe bulanmış
bir kibrit ateşiyle ürperecek nice isyanlar gördüm
istırap uçurumlarına yuvarlanmış nar ile yeksanlar gördüm
gözlerinden kıvılcımlar çıkan mahşeri izdihamlar gördüm
defalarca azapla irkilen başı göğe ermiş nice sultanlar gördüm
baştan ayağa şuursuzluğa gark olmuş beyhude vicdanlar gördüm
öyle değil midir gerçekten
üstelik sadece yapraklar mı uçar sonbaharda
şehirlerde uçup gider o koca cüsseleriyle
yalçın dağlarda
ıssız çöller
denizlerde
ilk harfinden tanırım yalnızlığı
ilk nefesinden fark ederim kim olduğunu
keyifsiz bir ortamda akşam yemeği yeriz önce
sonra gecesi başlar menzilli ötelere doğru
sevişiriz gecenin bir arka sokağında gizlice
zihin yatağından akan sırların var
mesela
mutlu değilsin
anlatmakta güçlük çektiğin bir şeyler mevcut
çoğu zaman konuşmaya bile çekindiğin
gecelerden bir geceydi
gittikçe saldırganlaşmıştı çöken karanlık
taş kesmişti gölgeler yol boyunca
köyün patikalarını aydınlatıyordu bir kaç ışık
zihnimiz allak bullak
sabahlar çekip gitti eşkalsiz bilip yüreğimden
amansız bir eşkıya yürüyüp gitti varoşlarından
yağmurun yağışına ne çok alıştım her defasında
yitikliği kadar eskiydi içimdeki bitmek bilmeyen savaş
gün bitti
ince yorgunluğu kaldı ayrılıkların
mevzubahis yolculuksa
menziller vardır
kıvrımlı, sapaklı, tümsekli
yolcu yükümlü
amaç mukaddes
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!