bilhassa bugün
yeni bir sefere daha çıkıyorum
zorlu bir mücadelenin ertesinde
bir ahdi diri tutmak için
göç ediyorum ruhani menzillere doğru
bir kırmızı gül boşluğu var içimde
hiç çiçek açamayan yer yosunu yalnızlıklarım var
hiç bir mevsimde olmadığı kadar
yarını olmayan med cezir düşlerim
oysa olsaydın
öyle yanımda olsaydın
ne kadar zor
derin bir hasretin üstesinden gelmek
tek başına
aklımda birkaç duygunun dayanılmaz hafifliği ...
birkaç düşünce çatırdamak üzere
birkaç kısrak koşuyor içimden leyla çölüne
alıp götürüyorlar düşlerimi
alıp götürüyorlar hayallerimi
kim bilir
hangi limana uğramış seyr ü seferlerin
hangi gönül şehrinin gök katlarını hangi renge boyamış
kim bilir
sonsuzluğun içinde
deniz mavisinin akışkanlığında derinlik arayarak
ismin gelince dilimin ucuna,
kalbime bir sevinç, elime,ayağıma tatlı bir telaş takılırdı
henüz ortada sen yokken
ismini anarken bile lakin sınırlıydı kelimeler
sen susunca
yağmur kuşları lal kesilirdi…
yıllarca aşkın hicranıyla bestelenmiş,
hasreti nerede görsem tanırım
her gece mistiklerin anlattıkları hikmeti bilirim
zihnin içinde çarpışan bin bir dramı
şafak sökümünde gizlenen sırların gizemli öyküsünü
lodos fırtınası karadenizle boğuşurken
sahile gidip gelirken
azgın koyu mavi dalgalar …
iki gün iki gece
bir eşi de göklere düğümlenirken
ve önümde gidemediğim kadar sensizlik
geceler sus
şehir sus
ben sus
vakit ikindi derken
akşama hazırlanır birden gökyüzü kuşlar ağaçlar
uzaklardan sesler,görüntüler taşınır dünyamıza
kimileri bu kargaşanın boğucu çığlığına katılarak
oturduğu pencere kenarından
ufka doğru serer bir kilim gibi hatıralarını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!