incirde acı süt kokusu,
asmada aşk öpücüğü üzüm
kader hiç ummadığım bir yerlere götürür beni
evvel emirde zihnime yerleşenler
kimselerin görmediği ,bilmediği
bir yaz günün habercisi olan güneş gitmek üzere
mor tepenin ardına çekiliyor
ışığı kızıl ve sarının en kesif tonlarında
bir yansımayla evlerin pencerelerine vuruyor
renkler ve gölgeler uğulduyor
içime sızıyor güneşin uçuk kızıllığı
damarlarımı çatlatan sayısız düşlerden her biri
ilk bakışta çok zor, hatta imkansızmış gibi
bana yapılan teklifin şartlarını yerine getirmek
ey gecelerimin hazan vakti
her uykudan önce bir şeyler fısıldarım
bil ki yalnız sen geçersin dualarımda
yüce Rabbime emanet ederim seni
saatlerin sustuğu mor anlarda
ufkun yamacından akıyorken şafak
bir sabah nasıl beliriyorsa öyle
güneş göğsünden nasıl emziriyorsa gündüzleri
göğün derinliğinde ebedi müjdeleri
işte öyle
bir fecri kazıp vakti sabaha koşan yıldızların
ötelere akar bedbin,bitkin hayalleri
bir çok iz kalır alınlarda
birde gözleri mesken tutmuş taze uykular
bir müberra beldenin mücella makamından
nasılda sevdirildi ona cehennem ateşi
nasılda sürüklenip bir kütük gibi yuvarlandı
alevli bir ateşin en şiddetlisine , en öfkelisine
nasılda helak oldu kahrolası
zalimdi ebu leheb,
adanmış bir ruhun ateş önünde yanışıdır ammar
beden kaygılarından ruhunun ufuklarına doğru yürüyüşüdür
hüznüyle derdini yüreğine gömen ammarca direnişin sınavıdır
ateşi görür
sonbahar yaprakları gibi bir bir dökülüyor
gecenin en karanlık vaktine
isyan…
çığlık…
cinnetler…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!