çok çabuk geçti yıllar
aslında birlikte büyüdük
bir çok şeyi öğrendik
daha önce hiç görmediğimiz dramları
trajedinin en acıklısını
komedyanın bol alkışlısını
her tarafta birkaç sima
bir yığın resim
güneşin çığlık bastığı
karanlığın çıldırdığı
bir yerdeyim ...
yalnızlığın sessiz, karanlık ve soğuk kozasına kendini hapseden insan
neleri kaybettiğini görse
o kozayı yırtıp, bir an önce oradan çıkmak isterdi herhalde
hala yalnızlığı derin şekilde yaşıyoruz
etrafımıza ördüğümüz kalın duvarlar öyle girift ki
titriyor ellerim,
titriyor ayaklarım,
titriyorum..
çok hastayım …çok
titriyor ellerim,
titriyor bedenim
titriyorum..
çok hastayım …çok
hastalığım parçalara bölünüp çoğalıyor
yok olmaya yüz tutmuş alaturka hayaller kurmuştum
deniz ve martılar desem de hepsi bir düştü aslında
üşüyen yıldızlardan saçlarına taktığım taçlar .
kelebeklere vurgun gül bahçelerinde
bir ateş yakmıştım mevsimler boyu
oysa her şey gözümün önünde cereyan etmişti
ne kadar da safmışım
gün doğmuş, ay batmış, yıldızlar parlamış hiç umursamadım
bazı haller
yalnızlara mahsus bir durum
tabiatı gereği
bizatihi sessizliği de
getirir yanında
televizyonlardan olanları günü gününe izliyoruz
yağmur yoğunluğuyla düşen füzeleri
kaç yıldan fazla çılgınca bombardımanları
zalimlerin yaptığı soykırıma neredeyse çıt yok
oturduğumuz koltuklarda çayımızı yudumlarken
binalar yıkılıyor, köprüler çöküyor koca şehirler enkaza dönmüş
yaşanacak bir tek hayatımız var
yapılması gerekenleri iptal etmeye yetmeyecek kadar kısa
hangi kararın daha iyi olduğunu sınamanın bir anlamı yok
bir daha karşılaşma fırsatı olmadığı için
önceden uyarılmaksızın, rolünü ezberlemeden yaşıyoruz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!