O yarası kapanmayan ıstırabı da geçin
Kurşunları yıldız yıldız etkisi zerre zerre
Duygularımın üstüne firari bir cemre düşer
En evvel düşlerime huzmelerden süzülüp
Ondan eser var diye sevinirim her hale
alicenap bir çınar ağacı
barındırır hazan mevsiminin bütün hazinelerini
kozasını delip dışarı çıkmış zümrüt rengi yaprakları
semaya doğru dalları alabildiğince
mutluluğunu seyrederim güneşten inen parıltıların
bu çınarın altından ne zaman geçsem durur dinlenirim
caddenin karanlığında şarkı söyleyen bir kadın
başının etrafında duman halkaları fırıl fırıl
ter yüzünden yağmur damlaları gibi akıyordu
güz yağmurları misali soğuk ve iri
şaşkınlığın koyu karanlığından
istikametin sabahına sığınıyoruz
tereddütlerin fırtınasından
Rabbimizce kabulün sakin limanına
her yanda sükut
takvim yaprağında çıplak zaman perisi
içine çiy düşmüş
boğuk bir sesle ağlar ta uzakta yapayalnız
pencerem de bezgin bir orkide çiçeklenir
nice çocuklar ,genç kızlar unutulur da
yalnızca kadına şiddet baki kalır hatıramızda
kırdığı her kemikte level atlıyor mübarek
öyle öğrenmiş babadan
bir kız sana helal olsun ağam
elimle tutmalı, gözümle görmeliyim
avucumun içinde olmalı bu kocaman şehir
pencerelerinde kızıl biber asılı ahşap evler
gökyüzü elmas gibi pırıltılı
gözlerim mıhlı her köşede
her an akşam havası
sık çalılıklarla kaplı
çamur zeminli tuhaf bir yerde koşuyorsun
karanlık çökmek üzere
gözlerinin ardındaki boşluğa
onun görüntüsünü doldur
ve kaç …
göklerin uçsuz bucaksız renginden beslenen
çocuk sesleri duyuyorum
seslenebilseydim
bir işitenim olurdu belki
gecenin sihirli eli değince gözlerime
fırtınalar puslu hatıralar savurur
anbe an önümde uçsuz bucaksız bozkırlar
varlık ötesi boyutun haşmetinden korkarım
heyecanın bin bir çeşidine müptela
unutulması gereken ne varsa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!