sürgüne mahkum bir yanım
kocaman bir ağrının istilasına maruzum
ara sıra ötesini berisini kurcalayıp hal hatır sorar
devasına imkan olmayan bir sızı
sessiz sedasız, ağırbaşlı bir çocuk gibi
ruhumun içinde doğarsın
yükselebileceğim yerlerin duruğuna
elbette seninle birlikte tırmanırım
bende
kendine özgü bir albeni taşır sevgin
melankolik bir tip olup çıktım
aldığım her yenilginin neticesi bu galiba
öfke saçmayı beceremiyorum
kavga etmeyi hiç...
anlatmam imkansız ,
bugün kendimle baş başa kalmaya kararlıyım
yapılması gerekenlerin listesi duvarda asılı
gözlerimde parıldıyor ıslak bir yansıman
amansız kaygılar kemiriyor içimi
öfkem son had safhasında
ince bir buhar tütüyor soluğumdan
sokakları süsleyen loş lambaların ışıkları
akşamın renklerine vuruyor
yok oluncaya dek
hafif bir rüzgar esiyor ,
gecen gri benliğinde...
yeni bir günün kızıl şafağı gelsin diye
susasın diye tüllenen her seher sağanağı
el ayak çekilmiş
alaca karanlıklardan hayal meyal
atının gidebildiği yerlere
gözyaşları bırakıp
kar yağıyor
acı acı
haykıra haykıra
eriyesine denk
hışırdaya hışırdaya
büküle büküle
sen ufkumda bir tutkusun
seni seyrederim bir daha
bir kez daha
uzanır içime ince bir sızı
ayrılıktan vuslata
veren de O, alan da O,
biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz
bütün yollar ölüme çıkıyor aslında
insan ölümü unutsa da ölüm insanı unutmuyor
doğumla başlayan dünya hayatı
belki bir sabah serinliği
ya da yaz sıcaklarının yeni kucaklamaya başladığı
bir haziran gün
zorla koparılmış bayram harçlıklarını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!