ağla zeynebim
kurşunlanmış serçeler düşüyor toprağa
çocukluk tadında gülüşlere
bezgin yüzlü annelere
sofralarına sıcak somun taşımamışlara
Sen
camların buğusuna dökülmüş sönük bir yıldız gibi
ağlıyordun
ben
deniz kıyısına hep aynı kelimeleri yazıyordum
akşam indi
kurşun sesleri köyün boğazında kısıldı kaldı
yankılarını yitirmiş
daha ziyade hüzün
daha ziyade mustarip
yıllarca aşkın sesi hep ah u zar
gönül denizinde cana can katan
ah gülizar
sevgili elisa
sana bildirmek için sabırsızlandığım
ne çok şey var
nice zamandır
acıları tepiniyor yüreğimin üstünde
öylesine karışık
topraktan geleni toprak yoğuracak
aç gözlüleri toprak doyuracak
o insanlar anlamadılar
ölülerin bile anladığı yağmur çiçeklerindeki hüznü
akşamların yumuşak tüylerine dokunmuş kargılar misali
ah şu dertler yok mu
silkinerek uyanıyorlar hep birden
can suyuna kavuşmak için
cümleler sıralanıyor dil tespihine
hançeri hiç pas görmemiş
şehir eşkıyası kadar acımasız
takdir-i ezelden
kemal-i şevki buz kesmiş mevsimler
ruh-i goncanın sinesinde
biçimlenir toprakta onca hayal
gökteki yıldızların ezelden özlediği
ah gazze
ah yaralı yüreğim
dün bende
gazze de bir ebabildim
kurşunla vurdular beni
can evimden
bilir misin züleyha …
sen beyaz bir çiçek gibiydin
mavi bir ışık gibi hani el değince bozulan ve gölge düşünce küsen...
böyle yazılmıştı alnımıza ilkbahar mevsimleri
goncalar açan ilk akşamları ,en parlak doğan yıldızlarla
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!