nedense böylesine soğuk bir gecede
etrafımda uçuşur kar tanecikleri
geceleri kendimi mutsuz hissettiğim zamanlar
kar taneciklerinin uçuşmasını izlerim
ayakkabı gıcırtılarının o sert hışırtısı duyulur
üzerlerinde gezinirim sessizce parmak uçlarımla
içimde saklı ırmaklar akıp duracak daima
gecenin yıldızları çıktığında sen tümden yok olacaksın
üzerine ant içilebilecek ne varsa onların adına ant olsun
dağlar taşlar toprak saklasa gökler sussa gördüğünü
ben sussam sen susamazsın
bir tutsaklık başlar önce
bir telaş, bir koşuşturma
bir isyanın adıdır çoğu kez
düşersin
bir daha düşersin
ruhunu karamsar zindanlardan kurtaramazsın
son derece heyecan verici bir uzlet yaşıyorum
hakeza var-yok arası ,zahidim
yusuf kuyusuna itilmiş
mahzun oluşum güneşin batışından
kuşkulu bir zaman arasına sıkışmış
bekleyişlerin tenhasına ümitler bıraktık
yanağımıza değdi poyrazın soğukluğu
göğsümüze çaresizliğin sancısı dokundu
hasretin göğüne uçurtma diye salındı duygularımız
ürperdi tenimiz
ötelerden gelen her çıtırtıyla
yusuf oğlum
bağırıp haykıramadım senden yana
göğe yükselen bir çığılıkta ben atamadım
senden ve tüm yusuflardan özür diliyorum
inan ki unutmadım seni
gözünün deli mavisindeyim
dağların eteğinden bir rayiha yayılıyor göğüs kafesime
keskin ama büyüleyici
ağır ama ruhumu estiren, damağımı çiçeklendiren bir koku
odunsu köklerin tarçın ve karanfile bezenmiş muazzam uyumu
eli de topraktır insanın
almayı da vermeyi de bilir
her şeyden önce içi topraktır insanın
bazen kurur
bazen yeşerir
efendim
küfür kıtalar geziyor şimdi
zülüm gönüllerde kaşaneler kurdu
içilmiş sulardan geriye
anlamları tamamen birbirinden ayrı
bir zaman olmalı
bir yerden bir yere gitmeyi gerçekleştirecek
kalp ve ruh üzerinde
bir zaman olmalı
ya da yola çıkmış kafileler olmalı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!