Gittikçe absürtleşen, yazılarımın taslak olmasından mütevellit, çok değer vermememdir seçtiğim kelimelerime.
Kullandıklarım ise en uygunudur, yine anlatmak istediğim cümleye bakınca.
Daha derinde yatan ütopik ve anlaşılması zor düşünce ve duygular sadece bir hüsran olarak kalır ben anlatamadıkça.
Ne kadar güçlüyüm ki?
Bir adım attığımda yeri parçalayacak kadar?
Baktığı yeri eriten!?
Verdiği bir nefes ile dağları birbirine katan?
Ben hiçbiri değilim bunların.
Yaşanabilecek olanların içinde, kendi halinde,...
Şeytan dediğimiz varlığın tek getirisi zarar oldu,
Meleğe ise inanmak için bir fırsat dahi bulamadım...
Tanrı duruyor sözde her şeyi görür ve işitir halde,
Bahsettiği yollardan herhangi birine bile giremedim.
Neye inandığımızı bilmeden, sevmişken koşulsuz,
...uyumak zorunda mıyım diye düşündüm...
Bunu düşünmemin sebebi ise daha önceden,
Yorulmak zorunda mıyım diye sormamdı...
Ondan önce ise yine yemek yemek zorunda mıyım?
Gittikçe artan kişisel gereksizlikler kapladı...
Su içmek, yürümek, konuşmak zorunda mıyım?
Kalbim sızı içinde, ağrıyor her bir çarpışında...
Sıkışıyor vücudumun içinde duracak sanki...
Etrafını saran ise sadece gereksiz pişmanlıklar...
Vücudum esgeçti bile çoktan olmuş olanları...
Gel de gör ki şu akılsız beynime anlatamadım...
Ben yoruldum gereksiz adım atmaktan,
Bir anlamı kalmıyor karşımdaki dinlemeyince...
O da umursamayınca en az benim kadar,
Tadı tuzu kalmıyor sevmenin istemeyince...
Ne anlatsam, ne yalvarsam bitmeyecek gibi...
Bilmediklerimiz sormadıklarımızdan fazla mıdır acaba?
İnsan dokunarak görmek istiyor bazen uzaktan da olsa.
En trajik durum diyebileceğimiz anı benimsemek zorla,
Daha kötüleri olduğunda elinde tutabildiğin tek seçenek.
Karanlıkta görmeyi istemek gibi sıcakta gölgeyi aramak.
Yanma hissi halihazırda içten geliyorken soğuk bedende,
Merak ediyorum ne zaman geldim dünyaya.
Ne çabuk adapte oldum o binlerce faaliyete.
Daha ortalarına bile ulaşamamışken yaşıma,
Sorsam mı bir durup kaç yaşımdayım diye?
Gömülen çocuklar gencecik, yaşlıların ölümü...
Gülmeyen bir bahtım var yüzüme...
Sonu olmayan bir duygunun içindeyim.
Gözümün önünden geçiyor sonsuzluğum.
Biliyorum ki daha da yaklaşıyorum ölüme.
Parlak ve güneşli günlerden bir kalıntı...
Karın üstünü güneş kaplıyor altından parlak...
Bastığımız yerlerin gölgesi çukurlara vuruyor...
Nostaljik bir anda serin rüzgarın getirdikleri...
Mazide seçtiğimiz bir müzik seni hatırlatıyor...
Geçirdiğimiz günlerimize istinaden seviyormuşuz,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!