Huzursuz düşünceler inliyor rüyalarımda,
Açtığımda gözlerimi pek bir şey değişmiyor.
Gönlüm hala arar, bir umut selamlarda,
İçini gördüğünde insanların, anlamı kalmıyor.
Hoşgeldin diyemeden gönlüme girenlere,
Geceyi temsil eden son yıldız görevinin bitmesini bekliyor,
Korkuyor aslında her şeyin kaybolmasından gün açınca,
Biz görmesek de havada, kendinin orada olacağını bilmiyor,
Her günü temsil eden bir döngünün içinde görevini yapınca.
Görüşümüzü bozan onca mesafe ve rüzgar mı düşman?
Ay, dağların arkasına saklanmış, göz ucu ile bakıyor yeryüzüne.
Yıldızlar, birbirini tekrarlıyor sayısız kere karanlık gökyüzünde.
Gece, soğuk ve sessiz bekliyor en küçük ayrıntıyı gizlemek için,
Gün, yarını çağırıyor istemsiz, hazırlamış olduğu geleceğinde.
Batan güneşin ışığının yansıdığını görüyorum halâ yıldızların arasında kalmış soluk renkli bulutlardan.
Karanlığa teslim olmuş umudumu arıyorum yarı loş ve soğuk odalarda.
Geleceğimi düşünebilmek için gerekli olan zihnimi boşaltıyorum eskileri unutarak;
Güzel, hiç bir şeyim yok, suratımda gülümsememle içimden kahkaha atıyorum.
Gözlerim ardına kadar dehşet içinde, kaçırmıyor hayattaki en ufak acıklı anıyı.
Yerde dizlerimi kucaklamış, sırtımı soğuk duvara yaslamış karşıma bakıyorum.
Yakıyorum bir ateş en güçlüsünden kanla boyanmış rüzgar ile büyütüyorum.
Parçacıklar kurutmuş içinde gezdiriyor, büyük alevimi daha da harlıyorum.
Döneminin şairleri baksa şimdi dirilip ecdadlarından doğanlara.
Durup da küfreder sanatı ziyanla karıştıranların arsız yüzlerine.
Yeri gelir, çöplerin iyileri de çıkar kurularının içinden yaş amma,
Bir yere toplasan, yaksan hepsini, dumanı çıkmaz gökyüzüne.
Alçakgönüllülük yeri geliyor sadece zannediliyor eleştirilerde.
Ben sevgiyi tanımlayabileceğim bir şey zannederdim.
Aynı hatayı çoğu kavram için de yapmış bulunmaktayım.
Bazen sadece çabalamak gerek istekler için derdim.
Düşündüğüm kadarı ile kendi kendime yorulmaktayım.
Bahanelerle ürettik yalanlarımızın sahte geçmişini.
Fırtınalı bir yağmur eşlik etti uzun bir aradan sonra,
Düşünmemem gerekenleri aklıma getirdiğimde.
Sanki ağzımdan çıkacakları biliyormuşçasına,
Çaktı şimşek, yağdı yağmur kasvetli gecede...
Çarpan yağmur taneleri kadar cama korkutan beni,
Bir kez daha sevdim, bir kere daha sevemem derken...
İkinci kez olduğunda zaten haddimi bilip durmalıydım...
Neredeyse beni oluşturan her bir parçama anlattım,
Lâkin vücudumdaki bir parçamla derdimi paylaşamadım,
Her bir defasında yine bana küstü o hassas kalbim.
Hangi gün geldi de başıma, hakaret etti yaşıma,
Tam o anda suskunluğumdan çıkanlar araladı,
Sanki zaman beni tehdit edip korkuturcasına,
Artık durgun ağzım söyleyeceklerini söyledi.
Son bir defa üzüldüm geçmiş günler anısına.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!