Itır kokan dağlardan bahset bana
Yemyeşil çimenlerden
Uçurtmalardan mesela
İpi yumuşacık ellerinde sevgilinin
Ebe gümecinden, fesleğenden
Ve yağmur bulutlarından bahset
Bir çığlığa gülüştüler
Ayın kente düşüşünü
Önsezi ile çözdüler
Mesela
Kekeme oldular
Sürgün gecelere
Ben bir rüya gördüm akşamdan
İçinden mavi ışıklar geçti
Kuşların kanatları suya değdi
Bilmem nehir mi desem, şehir mi
Açıldı pencereler usul usul
Bir dem bile vermeden, yanan bağrımın en ücra köşesine
Yorgun ve kanatsız gecede, ıslıksız kuşlar kondu pencereme
Kimliksiz sokaklar koşup yaralı ellerine baktığım her an
Vurulan öksüzün ardından,
Ayağı çorapsız çocuklar ağladığı o akşam
Sigaramda kül çayda kırmızı
Otlar yemişler güz sohbetleri
Tahta bavulumda yaralar
Sessiz şivelerim
Olur olmaz gevezeliğe kalkışır
Kaldırımlarda gölgelerim pedalsız
Çirkinleştir beni, ey feleğin kahpesi
Sömür tenimi, göğünü eğiren bulutların fısıltısı
Ve değirmeninde, öğüt umutlarımı
Soğuk bir gecenin ucuz ayazı
Yırt, karanlığın beyaz örtüsünü
Güneş'in ateşinden sağ, korkularımı
Yağmur başladı
Ocak başına geçelim
Şarabın var mı Katarina
Kırmızıyı ateşe dökelim
Ben şair değilim biliyorum
Söylenmeyeni söyleyemiyorum
Kalemim kurşun değil şimdi
Özdemir, Süreyya kurşun gibi yazardı,
balyoz gibi otururdu,
mısralar sapsarı kağıtlara
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!