Zifir karanlıktı her taraf
Ay küsmüştü beyazına
Zırh gibi bulutlar kapadı pencereleri
Çıktı sokağa mahalle bekçisi
Sıçtı bir köşeye çaldı düdüğünü
Çıldırdı karısı yıkadı yüzünü
Bir demet intihar düşsün gözlerime
Felek rehberim olsun bekle
Çehreme vursun günahlarımı
Ezelden ebede anıtlar yazsın deftere
Bekle
Kırılsın zamanın çarhı
Benden değil
Bu su bu toprak
Şu yaraların panzehiri
Açan yediveren
Benden değil
Genzimi yakan bu şarap
Sana geldim
Aklımı sende bulmaya
Gözlerinden bana bakmaya
Nehrini nehrime katmaya geldim
Elinden bir bardak su içmeye
Sazından bir tel çalmaya
Ekmek arası akşamlar
Getirir seni bana
Haberin olmaz
Gün batar erkenden
Sonra bir yağmur başlar
Saçların ıslanır
Biraz susmak lazım biraz ölmek
Yaraya tuz atmak ayrılmak biraz sevgiliden
Tek başına ıslanmak yağmurlarda
Ve selama durmak bulutlara
Güvercinlere yem dökmek
Su vermek kedilere
Atlar geçiyor açık kapılardan
Sapsarı ayakları toprağı dövüyor
Sabah güneşine reva mı bu teselli
Bu züğürt bu nara bu rüzgar
Hangi yerden akıyor durgun sular
Atlar geçiyor açık kapılardan
Siması yorgun deryaya dönmüş mahın
Feleğe dökmediği dert mi kalmış ahın
Suyunu ateşe sermiş ki serkeş bahtın
Bir an imtiyaz vermedi dikenli sathın
Gecenin zatında tutuştu bakır hülyan
Kaldırım arıkları çeker yağmuru
Deliliğin son halkası bu akşamlar
Uzatmalı bir karanlık
Bir oyun kurgusu bu cebellat
Asrın topal ayağındayız
Maviye rastladım ketum bir hava
Hayatta anneniz yoksa;
Bütün kadınlar uzaktır size,
Issız derin bir vadide unutulmuş
Devasız bir taş gibi görürler sizi,
Çıkar dışında yaklaşmazlar size,
Anneniz yoksa demli bir akşam üstü gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!