Kaldırım taşları eskimiş bu şehrin,
her birinde bir başka mevsimin izi.
Güneşin yorgunluğu sinmiş asfalta,
rüzgar, denizin tuzlu öyküsünü taşıyor.
Ben, bu kentin omuzlarında taşıdığım bir yalnızlığım,
Seine kıyısında yankılanan eski bir şarkı,
köprülerinde sabaha kadar sızlayan ayak iziyim.
Bir kadın gidişi gibi kokar Paris,
SELÂM..17 kıta)
Gönülden taşanı, bir dilek bilsin,
Her köye her ile, hep SELÂM olsun.
Samimiyetle gelip, yüzüne gülsün,
Tüm dost bildiğime, de SELÂM olsun.
Selam Olsun...
Güneş doğar, ufuklardan,
Nur indirir, o şafaktan,
Ayrı tutmaz, fakir halktan,
Yeni güne, selam olsun.
Güneşle aş, dağları,
Sil gözünden, yaşları,
Unut dünkü, kışları,
sen anı bil sen anı.
Gönül gözü Sende, arar da bulur,
Hikmet deryasından, damlalar alır,
Kainat bir zerre, içinde kalır,
Her zerrede Sensin, kudretin sunan.
Sevda Benim...
Gönüllerde açan yara, haz benim,
Dudaklarda yakıcı bir söz benim.
Hem baharım, hem de ayaz, kış benim,
Seni gören sevdalıda öz benim.
Gönül bir dergâh oldu, kapısında beklerim,
Aşkının ateşiyle, her an daha beterim,
Yokluğunda kurudu, bütün yeşil eklerim,
Vuslatın ümidiyle, yollarına çökerim.
Gel ey gönül, sultan kapı açılsın,
Rahmet yağar, aşkın gönle saçılsın.
Her dem Muhammed’le yollar seçilsin,
Ey Habîb-i Ekrem, sevdam sensin sen.
Gözlerimde tüter sevdanın izi,
Söndürmedi yıllar aşkın ateşi.
Sensiz geçen ömrüm, dertlerin eşi,
Her günümü yaman eyler sevdana.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!