Sende var olmak vardı şimdi.
Varlığında hayat bulmak.
Nehir misali sana gark olmak.
Yeşil gözlerinde kaybolmak vardı.
Sere serpe dağıttığın tenine dokunmak vardı.
Saltanata soytarı gerek. Mala; hadim…
Şöhrete ihtişam, şan’a unvan gerek.
Yüce’ye makam gerek, makama ikram.
Her ne olursan ol. Sana, imtihan gerek.
Yaldızlar içinde yürürken sen her gece,
İnci olsan, saçılsan da evrene,
Çeşit çeşit haller gelir çehrene.
Dünya burası, dört başın mağmur olsa,
Baki olamazsın buralarda nasılsa.
Kainatların olsa, ihtiyaç akşamlık azık.
Hayatın bir köşesine çekilmiş insanlar tanıyorum.
Yaşlılar tanıyorum elbiseleri yırtık ya da yamalı.
Harama el sürmeden ömür tüketmiş.
Kendinin olmayanı almamayı şiar edinmiş
İnsanlar tanıyorum dünyayı cennete yol etmiş
İnsanlar tanıyorum öpülesi elleri kırışık, nasırlı lakin ak pak.
Uçurumun kenarında ömür dediğin.
Bir varmış, bir yokmuşsun.
Natural bir çalgının çığlığında,
Hoyratliginda hayatın var olmuşsun.
Çağlayan bir nehirdir hayat.
Zamanı yoktur ayrıldığın.
Gaybdan bir haberdir ansızın duyulan.
Yasatir seni öldürmeyen şey
İşin sonu ölümdür, budur hep unutulan.
Yol bu idi.
Han bu.
Su bu mu?
Ne o?
Kudretlim; titriyor musun?
Ölüm korkusu mu?
Yıllarımızı verdik.
Koskoca bir ömür gitti.
İstanbul büyüktü zaten,
Bak sizlerde bunu öğretti.
Umudumuz vardı
İmtihanı ben çağırdım.
Öyle beylik laflar etmeseydim iyiydi.
Sırrın kapısı sımsıkı kilitli.
Anahtarı elimle itmeseydim iyiydi.
Bir kez düştü, yüzümün ar'ı.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!