Hep düştüğümü hatırlıyorum.
Ağladığımı…
Yokuş aşağı düşerken,
Taşlardan kaydığımı.
Ark yolun başında,
Kimsenin elimden tutmadığını,
Mevsim kışa dönmüş,
Ben bahar bekliyorum.
Biçare hissiyatım arş arz arasında.
Çelişkili duygularım eziliyorum.
İlim, irfan, izan, iman ne fayda.
Gecenin izbe yanıdır günaha şahit.
Gündüz aşikardır her şeye.
Ya yanar su iklimler boyu.
Ya inat eder susar günah korkusu.
Ecelini verir emrine amel
Akışına aldırma yıllların.
Sap, zamanla samana döner.
Kısmette olmak ise has bir dane
Başak olur yerin olursun dane.
Üzüm isen, şarap da şerbette sensin.
Çekip gitmeyi hüner mi sandın.
Demek sende nefsi arzuya kandın.
Bu dağın ardını Gülşen mi sandın?
Söyle kız söyle gittiğine değdi mi?
Uzaktan hoş gelir davulun sesi.
Ne sağ,
Ne solcusun.
Sanma ki sen sonuncusun.
Her şey sanma kendini…
Değirmende uncusun.
Ortalığı gül kokan bir sessiz bahar sardı.
Çok yeşil göz gördüm nurlusu sende vardı.
Ey umut!
Ey hayal!
Ey yeşil gözlü yar!
Yokluğun dehlizinde gönül seni aradı.
Sen beni nasıl bir ateşe attın.
Benden nasıl, aciz bir kul yarattın.
Bilmezdim engel nedir,
Yarım asır ömre yangın bıraktın.
Sen beni nasıl bir ateşe attın.
Şehrin ışıkları görüyor seni.
Şehrin çocukları kokluyor.
Öylesine dalıveriyor insan,
Akıp giden zamanın içinde...
Hayal meyal simalar çıkageliyor.
Tuz kokmadı,
Çürüdü.
Ne acayip hal görüldü.
Çocuğun adı Müslime,
Yere batası gerçek,
Güya İslam yurdunda görüldü.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!