Hani demiştim ya;
Erdemli’de küçük biraderim,
Hah işte; o.
Salatalık ekmişti serasına;
Büyümeye başlayınca fideler;
Dünyada ne kin kalır, ne keder, ne gözyaşı;
Laz, Kürt, Yörük, el ele gezsek Anadolu’da;
Milletin saadeti, ideallerin başı;
Mutlu etmekten geçer mutluluğun yolu da!
Yıllar yılı ağıtla inlerken her hanesi,
Ey deli gönlümün gamsız bülbülü;
Şakı, Gülşen’imde nevbahar olsun..
Öksüz yüreğimin kırmızı gülü;
Açıl, gönül bahçem berhudar olsun...
Yemyeşil bir dünya;
Su şırıltısı...
Bolluk ve bereket,
Şükür, afiyet...
Acaba gelir mi geriye
Cerrah Hacı’nın Ali, çocuktu on yaşında,
Çobanlık yapıyordu Çukurkuyu başında..
Bu yaylada Yörükler, çadırlarda oturur,
Nerede otlak varsa, hane orada durur!
Aşılmaz diyorsun, dağlar aşılmaz;
Sabret hele,sabret elbet aşılır!
Bu engelli hengamede sanma koşulmaz,
Bir derman bulunur, koşulur!
Gün olur, yerinden oynar temeller
Benim olsun oyuncaklar,
Çocuk olmak istiyorum.
Nerde şefkatli kucaklar,
Çocuk olmak istiyorum...
Hani, nerde mavi göğüm,
Terleyen avuçlarımı,
Penceremin kıyısına dayar
Dalarım.
Her gece içimde
Aynı ızdırabı duyarım;
Yalnızlık…
Hiç düşündünüz mü bilmem;
Çok şey geldi günümüze köhne sevdalardan.
Bizden de yarınlara miras kalacak….
Bugün yaşananlar yarın sürecek belki
Kalacak yanık bir türkü dillerde,
Söylenecek çağlar ötesinden,
Yaylada geziyordum av tüfeği elimde,
Deste deste mermiler, sıralıydı belimde…
Saatlerdir yalnızdım, sükuttan paslı dilim;
Gasavansız kalınca, sıkıldı yaslı dilim…




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!