Kopunca son yaprağı, dev çınarın dalından,
Geldi ölüm meleği, öptü ak sakalından,
Kara toprak nur olur secde görmüş alından,
Allah’a vuslat vakti bugün doldu dedemin,
Bir asırlık hayatı, masal oldu dedemin…
Eller konuşuyor ben susuyorum
Haykırışlarım yüreğimde kalıyor.
Acılarımla birleşip;
Gözyaşı olarak damlıyor yere
Ben susuyorum…
İnişler yokuş oldu,
Tatlılar acı bana.
Gönlüm gökleri ister,
Kanatsız kuş gibiyim.
Yalvarırım Allahım
Ne diyeyim, yok ki bunun ötesi,
Yaylanın yörenin şakıyan sesi;
Bozyüksek dağının o kır tekesi;
Ekiz Ali öldü derler, doğru mu?
Elif'i gidince yalnız kalmıştı;
Yağmur başlar, rüzgar eser bir yandan,
Yapraklar kendini bırakır yere.
Bugün giden gitti, kederim ondan,
Veda edip kanat açtı göklere…
Yıldızlar içinde kayboldu birden,
Üç dakika sürmezdi bak,
Karpuzu kes, mangalı yak,
Mazereti artık bırak;
Telefonla “gel” deseydin,
Şunu baştan söyleseydin!
Kalbimde sevgi sevgi,
Atansın öğretmenim.
Bilgilerime bilgi,
Katansın öğretmenim!
Yağmur gibi yağacak,
Derinliği arama denizlerde,
Bizlerde bulursun onu, ancak bizlerde.
Derinlik tebessümlü yüzlerdedir;
Pınarı yaşla dolmuş, edalı gözlerdedir.
Belki asırlardır anlaşılmayan,
Anlamsız sandığın sözlerdedir.
Kötü kötü düşler gördüm bu gece,
Sürekli bele eklenirmiş belamıza
Çeksek de biraz çile, işkence,
İnşallah bir şey olmaz sevdamıza.
Dostlar yüz çevirmiş, bakmazlar beri,
Ah çektikçe yerinden oynuyor dünya âlem,
Hayatımı doldurdu gam, keder, çile, elem,
Gonca güle dönmüştü, yeni açmıştı lalem,
Bir bahar mevsimiydi, gitti yârim dönmedi.
Sevdanın heyecanı okşarken kalbimizi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!