N'olur, götürün beni de,
Bir tarihin musikisini dinleyeyim,
Ve ben, benliğimi bulayım Ani'de.
Hüzün mü kaplamış Alparslan'ın şehrini,
Manuçehr, sitem eder, yıkılmış camisiyle,
Elimde kazma kürek, antika arıyordum.
En yakın ören yeri nerede diye sordum..
İki üç hafta geçti, bıraktım sözü sazı,
Ankara ortasında yapılmalıydı kazı..
Savurdun bir hazan yeliyle beni,
Sararmış yaprağa döndürdün Leyla'm
Öldürdün celladın eliyle beni,
Sevda ateşimi söndürdün Leyla'm
Dünyam karanlıktır, hayallerim ak,
Bir gün sormuşlar tilkiye:
'Kümesi bekler misin? ' diye.
Tilkinin aklına gelmiş bir an,
Semiz tavuklar,
İri horozlar.
Yollar ayrılınca yabancı olup,
Selamı sabahı kes bundan gayrı.
Aşık ettin beni gönlümü çalıp,
İster gücen, ister küs bundan gayrı.
Artık deli gönül gama çakılır,
Namına “Çer” derlerdi, gerçek adı Mustafa;
Muhtarlık filan yapmış, köyünde birkaç defa…
Mıdıklı şapkasıyla tanır onu Erdemli;
Mesleği değirmenci, bak burası önemli;
Çok oldu bırakalı topacı,
Ne zamandır uçurtmam yok elimde,
Yolladım onu gökyüzüne,
Gezsin, dolaşsın diye…
Çocuktuk bir zamanlar;
Yakar ela gözler beni
Hoş nazarla izler beni
Yüreğinde gizler beni
Mendiline dürüp gider
Bu aşk böyle sürüp gider
Erdemli ilçesinin saat on bir yönünde,
Çettepesi eşsizdir, şöhretinde ününde!
Çettepesi dedimse, köy değil, belde değil;
Arafta kalmış bir yer, şaşmamak elde değil!
Sahilden çıkardık sabah namazı,
Sürü göç yolunda kervan olurdu.
Merkep, koyun, keçi, inek ve tazı;
Bir heyecan, bir heyecan olurdu!
Cümle mahlûkatta farklı bir neşe,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!