Bazen rüyalar acır
Zehir acısı
Katran acısı
Zümrüdü ankanın tüyü karadır
Ve adem oğlunun düzleri yokuş
Yolları sapadır
Bir simit tezgahı ve tahtadan ayakları
Üstünde bir milletin milli yiyeceği var
Ve ardında yılların ağarttığı saçları
Bu amca da yaşama böylece sallamış zar
(Emirgan 1997)
Bir harman pazarında savurdum ipliğimi
Birkaç gülün yadına düğümlendi ilmekler
Rahiyanın hazzına tebessüm karışırken
Utangaç bir edayla geri kaçtı gülmekler
Eski bir kristalin kırılışında zaman
Mekanı yok eden tuzla buzun yankısı
Dinmez bir melodiyle ince ince çalınır
Ta ezelden bilinir sarhoş eden çağrısı
Nedir şu ömür teknesinde
O en nadide durak
Ah ne zor şeydir çölde
Asaleti korumak
Titreyen ışığın gölgesi sanki
Haine meyleden devleşen zaman
Geçtiği yollarda bir esir gibi
İnleyen ruhların bestesi yaman
Güfteye uyarak kime meyleder
Biçare varlığıma teselli varlığındır
Karayı beyaz eden ferah aydınlığındır
Boynu bükük kölenin
Umudu sahte zaman
Titreyen yüreğinde
Yamandır bu imtihan
Titreyişin ritmini yüreğime kondurdum
Adımlarım evreni güç alıp sancılardan
Yolculuk zaman içre tebdil- i mekan
Talihi yok cismimin gurbette hancılardan
Acı bir hicranın bağrında bahar
Kim bekler yolunu,kim seni gözler
Başkası ona yar,sen ona ağyar
Konuşan gözlerken gereksiz sözler
Nasıl bir halet ki yüzün gülecek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!