Öyle bir sıkıldı ki ruhun en ince yeri
Asi bir iplik gibi ilmeğinden geçmiyor
Süzüldükçe sızıyor sızıyor yaşlı teri
Elem ki haya edip ona paha biçmiyor
Dikenler alırmış gülün yerini
Taze baharlara gölge inermiş
Zamanın en kuytu karanlığında
Ham olan serzeniş ala pişermiş
Eğri bir zeminde kara çiniler
Adımını atınca sarar bir gizli büyü
Dokunurken omzuna zümrüdü anka tüyü
Asırlık duvarların sanma ki dili laldir
Lügata gerek duymaz onların dili haldir
Öyle bir acıtmış ruhu derinden
Önemsenmemenin ağır vebali
Canının değeri hiçlikte harman
Kalmamış dirence, dermana hali
Bir geçmiş, pir geçmiş yarınlarından
Bir ferah nefesin serin gölgesi
Yeşilin eliyle ruhuma iner
Sükunet yüreğe hakim olurken
Gurbetin acısı pamukla diner
Yarınlara kalsın hep umutlar
Terkedişler çeksin sevdanın ipini
Ayinesi su ise vefakarlığın
Görür gibi yap görmesen de dibini
Seni bir derenin akışlarında sevdim
Deli gibi boşandı gözü kararmış sular
Uzak bir hayal gibi dönüp arkama baktım
Artık dere değildi bu kabaran duygular
Neydi bir güruh gibi boşalıp coşup gelen
Bir ümit bahçesinde
Titrek düşüncelerim
Soyut kanatlarına
Binen yük müdür ağr
Yoksa ümit midir
Nankör,sağır
Yenik düşer zamana kelebeğin kanadı
Ve biter tantanasız yalancı saltanatı
Aradığım yolları çoktan kaybettim
Çoktan yitip gitti taze baharlar
Nasıl bir umudun elçisidirler ki
Harabe gölgesinde fidan ararlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!