dosta dayandığımda
söze inandığımda
doğru var sandığımda
aldanışlar pusuda.
herkes bilge safında
‘ben oldum’ sevdasında.
bir ayağı daima merkezdedir pergelin
diğer ayak dolanırken yörüngelerde.
insan da böyle olmalı işte
önce bulmalı referans noktasını
ve her yaşadığını ona vurmalı.
ne kadar çeşitlense de yolculuk
Seninle kucaklamak istiyorum herşeyi,
Sen mi itiyorsun, evren mi, belli değil...
Kollarım boşluğu dolanıyor,
Boşluksa, tüm benliğimi...
Gözlerine dalıyorum sıkca,
ne üreteniz,
ne de tüketeniz aslında.
sadece devindireniz,
bedende nefesi, kanı
benliğimizde canı
ve yürekte inancı.
Penceremi açıyorum sabaha,
Havanın kokusuna, pusuna,
Rüzgarın ürperten soluğuna,
Ve Güneş'ten önce uyanmanın coşkusuna...
Penceremi açıyorum doğaya,
...önce veya sonra ise, geçici ve yalan
gerçek ise, şimdi, burada ve benimle olan.
çünkü ‘şimdi’, ‘daima’ demek
‘şimdi’, ben varolduğumca sürecek...
gel-geç zihinlerde görünüp kaybolurken güneşler
son, başlangıca öylesine benzer ki
tamamen kapanmışsa bir evre.
yaşam denen süreç de böyle,
sanki hiç yoktan düşer bedene bir can
ve hep o boşluğu arar bedende.
“Sonsuzluk içinde, hep sonlularda,
bu kabulle kaldık bu insanlık durağında.”
‘son’ludur bize düşen döngüler
her ‘ilk’, ‘son’a gebedir bu yüzden.
içi içe doğar, ölür nice süreçler
serçe için kafesinin ötesidir sonsuzluk,
karınca için de bir tepenin arkası…
insansa öteleri de öteler,
zihnin o koşumsuz atında.
ve uzanır uzaklara
tüm yorgunluğunca.
Soru ki, soranı sorguluyor
Her yanıt, yenisini kurguluyor.
Varoluş bilmecesi çözümsüz,
Karanlık ışığını, gölge aslını arıyor.
Ben var isem, bu yokluk ne?
Güneş hocam yıllardır sitenizdeki yazılarınız yaşam pencereme güneş girmesine neden oldu. sizi yazılarınız dan tanımak benim için bir şans oldu antoloji de şiirlerinizi yeni gördüm gönlü ve adı güneş olan hocam çok teşekkür ederim yazılarınız ile ufkumu genişlettiğiniz için.Hülya üner ve sevg ...