sen de kesip biçiyorsun insanı! ...
sen de kızıyorsun,
kırıyorsun,
yargılıyorsun…
sen de öldürüyorsun sözlerinle…
ne zaman eşikleri, ne mekan
ne kültür çeşitleri, ne de lisan.
sadece bilinç farklılıkları
insanı insandan ayrı kılan.
bilinç göçmenleriyiz biz
tek bir şeyi vaad eder bu yol,
‘sen’sindir, sana sunulan ödül.
bir hediye paketi açar misali
bağlayan iplerin düğümünü çözdüğünde,
süslü kağıtları soyduğunda tek tek,
düş kırıklığı yaşamayacak denli
az ışıkta çoktur gölgeler
keskindir sınırlar, formu vurgulayan.
göz parçalara odaklanır, tüm merakıyla,
zihinse oyalanır, ince ayrıntılarda.
ama güçlü bir ışık vurmaya görsün aynı mekana,
erir çizgiler, kaybolur tüm detaylar.
“bütün, parçaların toplamından ibaret değildir.”
kaç, göz, burun, kulaktan mı ibarettir
bir insanın evren yüklü yüzü?
peki ya gözlerden bakan kim?
kim, seslenen o “insanım” diyen sözü?
herhangi bir gün
herhangi bir yol…
her şey aynı sanki
dün gibi
yarın gibi…
zihnin sıkıntıya ibreli
Ne kadar yakınlaşırsan bir insana,
Onu sevmeye alışırken;
Farklılıklar belirginleşir yakın gözlemde,
Dolanırsın çözmeye çalışırken...
Gerçek dostluğu bulduğunu sanıp,
yaşamak bir akit
ve sözümde duruyorum.
ne engeller çıksa da önüme
sevmeye sorumluyum,
insanı hoş tutmak adına
hep gülümsüyorum.
yaşlı ağaç
yılları biriktirmiş
kabuk kabuk.
tutarlılık demiş,
gurur, onur demiş
inadı olmuş inancı.
nedir konuşturan, nedir susturan?
kah yaşamla ara bozan,
ve yine buluşturan?
peşpeşe dağılırken ve toplanırken,
ve sürekli bir şeyler kaybolurken,
şükür ki, yüreğimizdeki ışık,
Güneş hocam yıllardır sitenizdeki yazılarınız yaşam pencereme güneş girmesine neden oldu. sizi yazılarınız dan tanımak benim için bir şans oldu antoloji de şiirlerinizi yeni gördüm gönlü ve adı güneş olan hocam çok teşekkür ederim yazılarınız ile ufkumu genişlettiğiniz için.Hülya üner ve sevg ...