öykünün adı,
‘yaşananın yetmeyişi’ sanki.
hep bir şeyler olacak
veya ‘olmalı! ’ kıvranışları.
hep ‘sonra’ya koşan adımlar,
telaşlar, hep beklentilere dair.
Sevmeyi bilmeyen insan,
Bocalamaz mı sevgi denizinde?
Ya kulaç atar boşu boşuna,
Veya sarılıp boynuna,
Çeker seni de derinlere..
İzin verme...
“damla kendini tümleyince damlar.”
ya küçümser, ya da abartırız
kendimizi, katkımızı her olguda.
hele bir şey istemeye görelim
koşulların üzerine gideriz inatla.
aşk, depremidir bireysel bütünlüğün
gitgide yükselen titreşiminde,
birbirine ergirken madde ve mana,
bedenin ve yüreğin birlik ateşinde.
zordur bu alanda kalmak
zordur dağılmamak, parçalanmamak…
bir ritüeldir yazmak
kendini anlama yolunda.
simgelere yüklersin haykırışını
birileri duysun istersin sanki
bir aşinalık, duyguda,
paylaşılsın dilersin.
sevinçtir ilacı acının,
bir gülümseme kurutur gözyaşlarını.
ne denli derinse de hüsran ve hüzün
mutsuzluğu mutluluk seyreltir ancak.
paylaşalım deriz, tamam,
ama salt ağlayarak mı?
her hedef bir ego eşiğidir bu yolda
ve egosuyla sınanır kişi en başta.
hoştur, bir sarhoşluktur, başarı
bir balon misali yükselmişlik duygusu
ve dayanılmaz hafifliğin coşkusu,
ama ola ki fazla kaçarsa havası
her şey gelip geçerken
zaman/mekan penceresinden,
ve dokunup kaçarken herkes
kendi yaşamının arayışında,
birinde kalma çabasıdır evlilik.
bir garanti arayışı, sevgiye dair
sadece ‘iyi’ kalsaydı dünyada,
hemen sıralanırdı onlar da,
az, daha az, en az,
çok, daha çok, en çok…
ve yeni terimlerle de olsa
‘kötü’ nitelemesi oluşurdu yeniden.
”sonsuz bir kap dolar mı
sonlu damlacıklarla?
ne eklersen ekle sonsuza,
sonsuz kalır geriye.”
çabalar, hırslar, tutkular,
Güneş hocam yıllardır sitenizdeki yazılarınız yaşam pencereme güneş girmesine neden oldu. sizi yazılarınız dan tanımak benim için bir şans oldu antoloji de şiirlerinizi yeni gördüm gönlü ve adı güneş olan hocam çok teşekkür ederim yazılarınız ile ufkumu genişlettiğiniz için.Hülya üner ve sevg ...