Ölüm, Çukurova'nın Tatarlı köyünde
Mavi sular üstlerine yazalanmış
Nilüfer çiçekleri gibi
Güzel artık
Günahım neyse belli
Amelim neyse tartık
Bir babayı sevmeyi, anlarım
Belki bir kız çocuğu kadar değil ama
Bir erkek çocuğu olarak
Bir üçgül sembolü kullanmayı da anlarım
Belki ekiyor biçiyor diye
Fakat hüzzamı anlamam
Bana saadet sahneleri göstermeyin
Yüreğim dayanmıyor, dayanmıyor yüreğim
Ben hiç saadet görmedim
Sevgililerinizle gizli buluşun, gizli sevin
Ne olur sevmiş-sevilen mesut çiftler göstermeyin
Âlâmım depreşiyor, düşman oluyorum her şeye inanın
Bu kaçtır görmek imkanı hasıl oldu yari
Bu kaçıncı gözlerini görmek fırsatıydı yarin
Seneler birikti hepsi fevt oldu
Görme ümidi yerine şu son günlerde
Yolları gözlenen melekül mevt oldu.
Kalbime iki bin sevgili gömdüm
Boylu boyunca
Küflü izbelere bıraktım bir bir
Buluşmalar salavat suratlar tekbir
Her biri pörsüyen zaman elinde
En olmaz dualar âminsiz
Et ile kemikten Allah,
Bir saray yaratmış saray...
Ayağı gümüş halhallı
Muhteşem kadın
Nazan Şoray
Şiir ve hitabet zor sanattır
Herkesin harcı değil
Ben yirmi bir yaşında
Genç bir muallimken bana
Nice insan
Sizin mesleğiniz ne
Çalıda kerpiçte sahipsizdi
Bir Allah'ı bir kendi vardı
Allah'ı bıraktı kendi kaldı
Yedi sinsalamıza düşman gibi alçaldı
Ekmeği yemeği nizamı gördü
Ben yine yaşıyorum
Araba sürüyor, yayla geziyor,
Yürüyorum
Ovalardan zirvelere bir
İsyan gibi yaşıyorum
En son Namrun’a düştü yolum
Dört tarafı beyaz çimento ile doldurulmuş
En güzel yapılı evlerde
Duvarlara dizili
Beyaz bir karo seramik gibi
Yapıştırdım kalbime seni
Artık düşme ihtimali hiç yok
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!