Ateşe kesti figânımdan
Nefesim ateşe kesti
Ağzım burnum yandı
Yine çerh aynı çerh
Devran aynı devran
Gönlüm gecede geceden
Bin kurşun mu yemiş nasıl inliyor
Beyni kalbindeki sesi dinliyor
İhtiyarınla da olsa olsun yine kalk
Evlerinin karşısından balkonuna bak
Kocamaz insanın gönlü
Kadın da bir koca da bir
Gönül yakacak ateşi
Sen alevle hele ki bir
Ellide gelin gibi süzülür
Ben kuş olmalıymışım
Biraz böğürtlen yer doyardım
Gider bir dala konardım
Kanatlarımı kısar
Heybetsiz bir duruş ile
Simsiyah gözlerimi açar
Tel kardeşim tel!
Giyom Tel değil
Saz teli
Hani şu dınnnn!
Diyenin arabı arabeski
Arap gibi öten
Bir kartalın avının üstüne
Pençeleri kanatları ve gagası ile
Yumulduğu gibi
Çöktüğü gibi
Bırakmadığı gibidir ardıç
Toprağa öyle kanat koyar
Sokaklar ağızlarının siyah içini
Sonuna kadar açmış
Afrikalı yılanlar ağzı
Yolum düşüyor bazı
Memleketimin yavaş yavaş yükselen yeşil dağları
Önceleri çayır çimen domuzkulağı bazan maki
Çamla beraber muayyen rakımlara kadar tâ ki
Ve sonraları kalem meşeleri uzun yukarladaki
İncebel uçurumu gelmeden evvel Çon'a
Ulu pir silsilesi varır dolanır ona
Yalnız seyahat ediyordum
Kadirliden Taşkoprü yönüne dağlara doğru
Toros dağları vesselam
Akşama yakındı
Ama daha güneş var
Bir rampaya sardım
Sen benim, ehliyeti var, arabası yok gençliğimin
Alman arabası özlemisin
Kibarcık giyinmiş karı koca
Biri kucağında, bir dolu çocuk
Başları camlara dayalı
Çimen yerlerde piknik, sahralar bizim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!