Kalbi aydınlatır O’nun nurunun nuru;
Silinmez, onsuz kalbin pası, kurumu.
Bu gün yine yalnızım,
karanlık bir odada ıssızım
Duvarda eskimiş tozlu bir resim,
Ve pencerede beni izleyen aksim
Konuşuyorum kimsecikler olmadan
Zayi olacak her şen, bidayetten nihayete ilmek ilmek;
En büyük hidayet hakkı hak, bâtılı bâtıl bilmek.
Hiçbir şey tesadüf değil; her şen yerli yerinde,
İmdat eyler; görünmez eller, görünenin ötesinde.
Yâr dan da öte yâr var; gönderen ‘O’, sen yeter ki iste
Gelir, gelir… heceleme tek tek ismi; ‘--ZIR’ sız ‘HI’ de
Nasırlanmış bir el, utanmaz bir yüz;
Çatılmış kaşlar, yaşarmaz bir göz.
Pislikten bulaşıktır densizce söz;
Allah’ım, o beni üzdü, sen onu üz...
1996
Ruh, mana yüklü bedeni taşıyan asil iskelet;
Beden, mevsimlik kılavuz; ölüme mahkûm ceset.
Evkât-ı hamsede dâl'ı lâl eder;
Elemi lezzete, nâr'ı nûr'a tebdîl eder.
Ey şehit, artık ne gam ne tasan olsun;
Va‘d var, Yaratan verecek ... rızkını.
Misküamber kakülünü şehit Mâşiteler tarasın,
Kevser’de yıkanan ... saçlarını.
Baktığım her yerde sen varsın,
Duyduğum her namede, yine sen.
Sen varsın gönül yaramda sızlayan,
Kopuk delimde "bir bir..." diye tınlayan.
İlk kahverengi gözlerine vuruldum,
Gülüyordu şehlâ bakışlı ve masum.
Yürümen vakur, edepliydi ve yavaştan;
Gönlümü fethettin tâ ilk baştan.




-
Fatih İlhan
Tüm YorumlarGüzel