Bir bir söndü beni saran lambalar,
En izbe dehlizlerde yıkık kaldı hatıralar.
En izbe dehlizlerde yitik kaldı hatıralar.
His mi? sorma! mezardakilerden ölü yürüyenler,
Boynu bükük kaldı yıkık penceredeki öksüzler.
Ne zorlarsın kendini dua edebileyim diye;
Söylenecek tek şey "acizim... sen affeyle".
Malım mülküm çokça olsun diye biriktirenler,
Gittiler birbir, sor hele, ne götürebildiler.
Ancak boyu bir beyaz patiska örtülebildiler.
Kabirden öte geçmeyen methi senalar neredeler?
Kadimde kararlaştırılmış vakit, saat belli;
Değişmez, geldi mi ne ileri ne geri.
Dinlemez ileri sürülen bin bir mazereti;
Bilmem ne zaman kopar hayatımın zembereği.
Ey akıl, aklı kabul etmeyen akıl;
Ey akıl, akılda aklı kaybeden akıl.
Garibim, ne adım var ne de cismin;
Boşlukta kayboldu, tek solukluk nefesim.
Kabirde “kaç” geçer, akçe etmez bedenim;
Çaresiz, gassalın elinde garip bir meyyitim.
İnsanlık uykuda, her yer zifiri karanlık;
Çevrede ölüm sessizliği, garip ıssızlık.
Yalnız sokak lambalarının gözü açık.
Yalnız sokak lambalarının gözü açık.
Gaflette yüzen insanlık, garip, küçücük..;
Yorgun dilim ızdırap içinde seni heceler,
Örtünce üstümü bir yorgan gibi kara geceler.
Us almaz bedenim, ruhumun sızısını dinler,
Örtünce üstümü bir yorgan gibi kara geceler.




-
Fatih İlhan
Tüm YorumlarGüzel