Vur, paslı kapıların tokmağına, bir bir acananın olmaz;
Rahmet kapısı, açık kapı, gir içeri bir soranın olmaz.
Bitmez hazineleri var, al ne alırsan al, azalmaz;
Gani-i mutlaktır “O”, kapısından boş dönen olmaz.
İlahi! senin muradından hiç sual olmaz;
Her işte türlü hikmetin vardırda, akıl ermez.
Nihayet, inayetin olmazsa tek olmaz;
Zira! terazi küçük, bu yükü kaldırmaz.
1-
İki hece var lâl dilimde, üçüncüsü yok;
Allah ve Resul’den başka, gerçek dost yok.
(1998)
2-
Türlü zahmetler içinde karnında gezdirdin,
Ne zaman ağlasam hemen emzirdin.
Bin bir naz ile hep sırtında gezdirdin;
Ana başa taç, kalbe ilaç imiş.
İlahi merhametin tecelli etmiş nüvesi,
Ödenmez hakları, ... çok emek ettiler;
Büyükler bir bir, geri dönülmez attaya gittiler.
Yön yön çevrelemiş; melal sessizliğinde beni izleyen aksim,
Uyarma ki, hüzünlü sukutuyla aynada rahat etsin kalbim.
İhtiyarladın diyor bana aynalar;
Her ne yöne baksam.
Kaderim mi? Kırışık çizgiler,
Yüzümü çizen ressam.
Hakikatin aksi sende kaç para,
Ben, kimsesizler kimsesiyim,
Celladına gülümser nefsim.
Yokluğa hüküm giymiş,
Aynada yansıyan aksim.
Her nesnenin aksi sende renk cümbüşü, boyut boyut;
İç içe geçmiş esrar yansımalar, soyut soyut.
Başım, tepe başında rüzgârlı harman yeri;
Savrulur sancılı beynimin çatlayan taneleri.




-
Fatih İlhan
Tüm YorumlarGüzel