Vur, paslı kapıların tokmağına, bir bir acananın olmaz;
Rahmet kapısı, açık kapı, gir içeri bir soranın olmaz.
Bitmez hazineleri var, al ne alırsan al, azalmaz;
Gani-i mutlaktır “O”, kapısından boş dönen olmaz.
İlahi! senin muradından hiç sual olmaz;
Her işte türlü hikmetin vardırda, akıl ermez.
Nihayet, inayetin olmazsa tek olmaz;
Zira! terazi küçük, bu yükü kaldırmaz.
İki hece var lâl dilimde, üçüncüsü yok;
Allah ve Resul’den başka, gerçek dost yok.
(1998)
Allah akıl almaz, arşa sığmaz, ötelerinde ötesi;
Otağı tek inanmış kalbin… en üst tepesi.
“Allah nerede?” diye sorarsın, aklı gözüne inmiş mektepli adam;
O en büyük, tek, sığdıramazsın kalpten başka nereye koysan.
Türlü zahmetler içinde karnında gezdirdin,
Ne zaman ağlasam hemen emzirdin.
Bin bir naz ile hep sırtında gezdirdin;
Ana başa taç, kalbe ilaç imiş.
İlahi merhametin tecelli etmiş nüvesi,
Ödenmez hakları, ... çok emek ettiler;
Büyükler bir bir, geri dönülmez attaya gittiler.
Yön yön çevrelemiş; melal sessizliğinde beni izleyen aksim,
Uyarma ki, hüzünlü sukutuyla aynada rahat etsin kalbim.
İhtiyarladın diyor bana aynalar;
Her ne yöne baksam.
Kaderim mi? Kırışık çizgiler,
Yüzümü çizen ressam.
Hakikatin aksi sende kaç para,
Ben, kimsesizler kimsesiyim,
Celladına gülümser nefsim.
Yokluğa hüküm giymiş,
Aynada yansıyan aksim.




-
Fatih İlhan
Tüm YorumlarGüzel