Bir ağaçtı sevgi yemyeşil.
Nefrete sıkılan kurşundu.
Geceyle birleşen gündüz.
Gökkubbeyle birleşen yeryüzü.
Mumda eriyen pervane gibiydi sevgi.
Gülüşlerimde tutayamacağım kadar sıcaktı.
Bir arkeologun serüvenini yaşıyorum bu gece.
Kazıyorum bir lahit…. Öyle bir lahit ki….
Bir aşinalığın içinde…
Binlerce yıldan gelen…
Kazıyorum bu güzelimsi anlamlar yumağını.
Bir bakışla başlayan.
Bir bakışla biten.
Bir ömrün anlamını içinde barındıran.
Esrarengizlik kılıfıdır bedenimi biçen duygular.
Ve söylenceler içimizi tartaklayan düşünceler.
Bir dumanlı hava…
İçime siner; elbiselerimde gezinir.
Masaya, sandalyeye çelik bir zırh gibi düşer.
Göz görmez gönül bilmez bir hava.
Bahtıma sinen belirsizlik.
Ruhumda anaforlar yazdıran derisi yüzülmüş duygular
Boşboğaz bir kent kadar anlamsız teranelere düçarım
Sen sesi kıstırılmış manzarasızlığımın ilacı
Ufkumu hedefe dönmüş hallerini bilirim senle
Dağ başı yalnızlıklarımı ormana döndürenim
Korku bende bir sarmaşık gibi büyür
Bir söz yakalım bir söz.
Binlerce yıldan gelen.
Sonsuz umutla beslenen.
Melodisi kalbin türküsü olsun.
Yürek telini titreten bir söz.
Uzun, debdebeli bir yola benzer yüreğim
Ne girdaplı korkuların cümle yemişini tatmışım
Tatmışım demirden bir kalenin yıkılmış halini
Ümitlerim çıban başı garezleri delen matkap
Dağ mıyım desem
Okyanus muyum
Bu son eda…
Yürürüm yürürüm dur kalbim.
Bu son heves…
Ağlayamam yürek çakıl dolu…
Taşarım derelerin boylarında…
Her hüzün binlerce yüzüm.
Dere boylarında vahşi bir duygudur.
İçime içime işleyen sevgi.
Kapalı duvarların arasında süzülen ışık.
Yüreğime dokunur mu bilinmez.
Genzimin içine dolan ayrılık.
Nefesime sinerdi gülücüklerin.
Hatıralar sesleri çalınan çocukların çığlığı
Yakılan yüreklerin bellek izidir
Kurcalanmaya hazır duygu sağanağıdır
Kırılmış kalplerin barındığı anaforlu anlayıştır
Ben çalınmış hayatların imparatoru




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!