Üveyikleri de götür kendinle.
Şehir dağılır benimle.
Unutur mu dağ lavını?
Umut sözünü,
Yürek hüznünü,
Akışını unutur mu nehir?
Hava kasvet içinde kasvet…
Sağır sessizliğin izdüşümünü yaşıyor kaldırımlar.
Düşünceler bozbulanık ölümlere gebe…
Aşk; yok oluşla sulanan hasret tuzağı.
Sevdalar yalpa yalpa yerlerde.
Çığlık çığlığa umutlar…
‘’Beni ben eden benin birleşimi sen…
Seni sen eden benim ben.’’
Güneş doğar, ay batar…
Sokaklar ıpıssız ben kokar…
Gecekonduların ışıkları çalınmış.
Ben bir dağım
Umut saplı geleceğin kırağılı yüzüyüm
Ben sensizliğin dökülen böğürtleni
Umudun vazgeçilmez sesi
Ben zamanın girift haliyim
Yolu yordamı yok duygularımın
Kavruk yalnızlığımın,
Fay hatlı bakışlarımın.
Kafalara gem vuran huzursuzluğumun,
Ağır ağır sazımla söylediğim.
Adı sevdan.
Çakıl taşlarının altında bir yalnız beden bir kimsesiz çığlık, ölümün hazin tablolarını bedeninde hisseden bir mezarlık, hazin tablolar onun düşlerini gözyaşlarıyla süsler. O yediği tokatları da yanlış anlamamıştır. Yüzünde hüzün kırışıklıkları, yüreğinde acıların çığlıkları olan birini tanıyor musunuz? İşte o benim.
Yalnızlığın göbeğinde bir çığlıktım. Kah gülüyordum kah yalnızlığın kayışlarını yüreğimde hissediyordum. Sevgilerin anlamlarını yüreğimin yalnız kutucuklarına hapsediyordum. Bir elin uzatılma olasılığı içimde hiç bilinmemiş duyguların baş döndürücü sarhoşluğu içerisinde kalmama neden oluyordu. Kimdim, neydim, neciydim? Bu yalnızlığın sahillerinde hangi şarkının hangi bestesi olmak için yüzüyordum bilemiyordum. Sahillerimi arıyordum, sahillerimi arıyordum. Kendi alevini yitirmiş bir mum gibi kendi sahillerimde üşüyordum. Bildiğim tek şey varsa o da bir çukurun içine itilmiş eli kolu bağlanmış bir ölüydüm artık gönüllerin rıhtımında. Sahillerimi arıyordum.
Adına insaniyet dedikleri vahşiyane duyguların bir metre kare uzağındaydım. Sanki son kurşunla ölümüme imza atacak gibiydim. Sahillerimi arıyordum. Bir gün sahillerimin bir limanına demir attığımı zannederken kendi kalbime son kurşunu sıktığımın farkında değildim, artık kendi sularımda boğuluyordum.
Vay benim dağlara, taşlara, denizlere, göllere, kayalara haykıramayan yüreğim! Vay benim kendi okyanuslarında, çalkantılarında boğulan yüreğim! Son trenin kaçmasına artık üzülemezsin. Çünkü hayat son imzayı senin ölümünle attı.
FATİH ATAŞÇİ
Kar, fırtına, dolu gibiydi sevgin.
Yüreğim mahkum bu gece.
Ağaçlar, kök salar toğrağın derinliğine.
Ben kök salardım kalbine.
Düşlerim söndü bu gece.
Göşyaşları ordu olmuş.
Yerler siper sipere.
Ateşler yakmaz olmuş.
Çiçekler ölümle sulanmış.
Yürek sensizliğe demir vurmuş.
Kalbimden kalbine yol yokmuş neyleyim.
Kalbimi öyle tıkamışsın ki…
Güneşi görmeyi,
Çiçeklere selam vermeyi,
Duygumu göstermeyi özledim.
Sallanan bu ruhumun;
Gökkubbeyi oyuyorum bakışlarımla.
İçimde nokta nokta duygular…
Gözle kaş arasında bir yerdeyim.
Oylum oylum oyuluyorum.
Gökyüzündeki yıldızlara seni soruyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!