Savaşın zulmün ve ihanetin duruğundaiken insanlık
Hala servet ve söhret için
gırtlağa kadar necis içinde boğuşanları görüyorum ben.
Perişanlık düşkünlük çok bilmişlik
Cehaletin dibe vurmuş halidir bu
gözüme çarpan ilk bakışta.
Bir düş sandığım bu dehliz
gerçeğin ta kendisiymiş meğer
Açlık sefalet diz boyu
Oysa bu sokakta paylaşılan ganimet
Mavinin anlamına inat
karaya çalan deli bir deniz
İçinde hınca hınc hayata geç kalmış insanların düşleriyle dolu yüzen bir gemi.
Burası Muş korkut ilçesi
Vartinis beldesi
Tarih üç Ekim 1993
Feryat figandır
Yanıyoruz babo çığlıkları eşliğinde
Yanıyor insanlık
My sun you were born to me
Like the sun
You have illuminated my dark heart
Maybe you weren’t there yesterday
But today is you
You will always be in my tomorrows...
Bir haylaz bulutun içinde saklıyken sen bihaber her şeyden
Yüreğim yaz kuraklığında çatlamış çorak topraklar gibi muhtaçtı suya
Yağmur olup üzerime yağmanı bekledim ki bereketi olsun sevdamızın
Bir mektup yazdım arşa
sual sorulmaz haşa
derdimi sordum sadece
cevabı geldi bana ziyadesiyle
Sual alınmıştı sizden dediler
Olmazsa giderim bir içimlik vakit kadar değilmidir sanki hayat.
Yakıp bir fırda söndürdüğüm sigaram gibi.
Zenginin köşeyi fakirin henüz yolun başında iken dönünceye kadardır ömür dediğin.
ffo kitap derki...!
Dünyadaki bütün bayraklar,
önce masumların kanıyla yıkanmış
sonrada renklerini profesyonel bir katilin utanmaz yüz ifadesiyle yansıtmaktadırlar.
Bu yüzden hep cahil kalmış toplumlardan alırlar gücü ve cesareti;
Oysa benim güzümde birer paçavradan ibar ...
Bu benim olmalı
demekten cok,
Ben onun olmaliyim
denmesini doğru
buluyorum.