Aşmak zorunda kaldığım bütün handikapların arkasında bir zafımın daha olduğuna şahit oldum
Böylece ben ilerledikçe başarının vazgeçilmez şarhoşluğunun verdiği mutluluğu daha çok yoğun ve yalın yaşadım...
OndokuzOcakİkibinYirmiiki
Hangi nefsi tamahkar kadının doğurduğusunuz kim bilir
Hangi dürzünün suladığı tarlanın ekinisiniz kim bilir
Yoksa beraber harman olmuş yüzlerce piç otların tohumundanmısınız
Sokaklarında dili var
dinlersen eğer
anlatırlar sana
gözlerinin gördüklerini
Bak bakalım o zaman
Yolun sonunda bir yol daha var kıvrılmış ucunun içinde
Kısa çok kısa ama dar sırtladıklarımızla geçemeyeceğimiz kadar dar
O yolun sonunda bir terazi var nizami ucu başında durur öylece
şaşmaz şaşırtılamaz...
Sürüler sürünmeye mahkümler
akı ile siyahı ile.
Sürüler sürünmeye mahkümler
açı ile toku ile.
Suskunsun ey gecelerimin keskin bıçağı
Gir karanlığına şu gecenin
Yırt üzerimizdeki bu simsiyah tülü
Üstleri açılsın kuytu kalmış duyguların
Kalmasın söylenmemiş kelimeler
Kalmasın bu aşkın matemi…
Bahçesinde rüzgar
Tepesinde güneş var barakamın
Fırtına öncesi bir sessizlik var yine
Mevsimsiz sararıp dökülen yapraklarda
İçinde oturmuş bana bakıyor
Çığlık atan bir portre
Biliyorum sorsam herkes haklıdır...
Hatta oldukça emin bir şekilde bunu iddia ederler utanmadan.
Oysa haklı olanlar suskun bir şekilde çoktan ayrılıp gittiler,
kalamadılar biz utanmazların utancından...
Sılam hasretten perde çekmiş bu gece
Sabaha doğacak güneşi bekler gibi bekliyor beni
Yarama melhem gönlüme sefa olmak için
Yarına,
Ah yarına
Ertelemedik mi zaten
Hep bitmez o yarınlara
Bizim olmuş nice güzel anları
Doğacak güneşi
ffo kitap derki...!
Dünyadaki bütün bayraklar,
önce masumların kanıyla yıkanmış
sonrada renklerini profesyonel bir katilin utanmaz yüz ifadesiyle yansıtmaktadırlar.
Bu yüzden hep cahil kalmış toplumlardan alırlar gücü ve cesareti;
Oysa benim güzümde birer paçavradan ibar ...
Bu benim olmalı
demekten cok,
Ben onun olmaliyim
denmesini doğru
buluyorum.