Ne fili görünce ezilme korkusuyla yolumuzu değiştiririz
Nede ezebiliriz diye karıncanın yolunu işgal ederiz
Elbet bizimde kendimize ait bir yolumuz var
Üsküdar kırazlı tepeden bakıyorum sana istanbul
Boğazın eşsiz manzarası bir hanedan halısı gibi serilmiş ayaklarımın altına
Hala ne çok taze duruyor anıların dün gibi hatırlıyorum tarih kokan yalıların
derme çatma olsada içinde yaşanmış nice aşkları
Tanımsız her şey
Yer zaman mekan
Kan revan içinde
Rezil rüsva edilmiş hayatlar var avlumuzda
Şimdi hayat eve sığabilsin.
Hayat bir tek kuraldır
Ya siler geçersin bekleyeni
Yada durur beklersin geleni
Ne zaman ne mekan
Durduramazlar önüne geçemezler
Olacak olanlar sürükleyecek seni
Sen o değilsin
O sen değil
Ben siz değilim
Ama bir gerçek var
Oda şu ki hepimiz kardeşiz.
Kırdığımız dalın da
Kopardığımız gülün de
Tükürdüğümüz yerin de
Mutlaka hesabı sorulacaktır bizden
Taşıdığımız canın bile.
Kitaplarla dost olunmalı
Öyle dost olunmalı ki insan
her sırrını derdini kederini aça bilmelidir güvenle
Hatta suç ortaklığı kurmalı
Meydanlar hınca hınç
devrim olacak sanırsın
Meydanlar hınca hınç
Şenlik var bayramdır sanırsın
Ah istanbul kalmamış artık eski sokakların
Kalmamış havan kokun o şairleri çıldırtan medeniyetin
Hanı nerde boğazın geniz yakan keskin kokuların
Kuşlarında dilleri
gözleri
kalpleri var
Misafirleri olmalısın bazen
ki anlatsınlar sana
ffo kitap derki...!
Dünyadaki bütün bayraklar,
önce masumların kanıyla yıkanmış
sonrada renklerini profesyonel bir katilin utanmaz yüz ifadesiyle yansıtmaktadırlar.
Bu yüzden hep cahil kalmış toplumlardan alırlar gücü ve cesareti;
Oysa benim güzümde birer paçavradan ibar ...
Bu benim olmalı
demekten cok,
Ben onun olmaliyim
denmesini doğru
buluyorum.