İstanbul sessiz bir fahişe şimdi
Kaldırım taşlarında
Serseri mayın misali
Acımasızca dökülüyor avuçlarıma
Köşelerde konaklamış kör dilenciler
Ellerinde mendil paketleriyle
Hangi intiharın eteğine tutunsam
Rüzgârın değmediği iklimlerde konaklar bakışlarım
Hangi yağmurun damlasını alsam dudaklarıma
Kan-revan çığlıklarım dökülür toprağına
Hiç var olmamışsın
Hiç yaşanmamışsın gibi geçiyorum seni kayıtlara
Ömrümün garip bir noktasında
Bir hayalin süzülüşü gibiydin hatta
Sis bulutlarının güneşi görünce dağılışı gibi
Eriyip gittin, dayanamayıp
Gitme...
Gidersen
Sevdam deli rüzgarlara kurban gider
Bir bayram sabahı arefesinde
Askere giden er gibi
Kapat gözlerini ne olur
Bakışlarının ayazında don tutarken hecelerim
Sayfaları yazılmamış bir defterin
Çizgilerinde sakla sevdamın günlüğünü
Sen yaz hayatımın hikayesini
Karlı bir kış sabahının
Zemheri ayazlarında gelen
Sam yeli
Kış ikindilerimin çöl güneşi
Bazen bir yerlerden kelebekler havalanır
Hadi bana İstanbul türküleri söyle
Yine Üsküdar'a yolla katibi
Yağmura tutulsun sırılsıklam
Boğaziçi şen gönüller diyarı olsun
Tarabya, Bebek, Üsküdar
Sorsana yine
Kanatan rüzgarın acımasız darbeleriyle
Bir pencerenin kenarına tünedim
Akşam deminde
Korkmuş
Ürpermiş
Dillenmiştim gün ortası hayallerde...
Sabahın şafağı sevdiği gibi
Mehtabın geceye indiği gibi
Yıldız tozlarınca savrulup geldim
Ben seni, ben seni ne kadar sevdim
Hicran yarasıdır kanar yüreğim
Demişsin; Kafkaslar Türkün öz yurdu,
AYI'ya cignettiler kurdu
Gözbebegim Çeçeni ak alnindan kim vurdu?
Kimseler vuramaz
Deli Çeçen'i kalbinden,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!