Evren Özcan Şiirleri - Şair Evren Özcan

Evren Özcan

Ölüm de dolsa tüfeğime,
Ölüm de yaslansa göğsüme,
Sevda biriktirsem de koğuşlarımda,
Selam durabilsem de komutanıma,
Miğferime dolan gözyaşlarımla
Boğulur şafaklarım.

Devamını Oku
Evren Özcan

Kırmızı...
Kan...
Siyah...
Kömür...

Bazı şeylerin rengi kendindendir,

Devamını Oku
Evren Özcan

Ölüm kadar çok seviyorum seni.
Kaçınılmaz.
Yeryüzündeki,kainattaki herşeye sığdırabilirim belki,
Ancak seni öyle çok seviyorum ki
Sığdırılamaz.

Devamını Oku
Evren Özcan

Aşk kim, biz kim?
Kim bilir anlamını sevginin?
Bilmeyenler zaten bilmezlerdi
Bilenler de bilmez oldu.

Kitap kim, biz kim?

Devamını Oku
Evren Özcan

Her sayfayı çevirdikçe, bir sonraki sayfayı çevirmek istemenin arzusu artar iken, korkusu, endişesi ve mağduriyeti de artıyor. Gözlerdeki o sürekli mahmuriyet ve yorgunluk alfabeden çok daha fazla harf olduğunu öğrenir iken, dışarıya gülümseyen ancak içten içe düşünen, düşünceli ve suskun bir meret oluşturuyor bizlerden.

Masamın tam ortasında mahsur bir haldeyim. Önümde kitabım ve defterim, sağımda notlar, solumda kitapçıklar, broşürler, dergiler…Şöyle geriden yaslanıp bakınca sanki yedi kıtayı koynuma almışım, tam ortalarında da ben. Sanki dünya kollarımın arasında… Sonra hepsinden sıyrılıp daha da geriden bakınca, çocukluğumdaki misket oyunlarım, morslarım ve balyozlarım geliyor aklıma. Balyoz biraz daha iriceneydi. Şeffaf olanlarının içinde hep nasıl olur da bu deseni içine yapabilirler diye düşünüp durduğum yedi kıtayı andıran bir desen bulunur. İşte dünya şimdi tam da öyle gözlerimde. Yok yok, dünya seni küçümsediğimden ya da kendimi senden büyük gördüğümden değil. Milyon tane kelime var okuduğum ve ömrüm vefa ettikçe okuyabileceğim, ancak hepsi bunun içine sığacak kadar küçük mü, yoksa dünya bu kadar dar mı diye sormadan edemiyorum kendime.

Her bir sayfayı çevirişimde başka bir sarsıntı ile uyanıyorum. Öğrenilen her bilgiyi, yeni bir usül öğreniyorum, artık her şey eskisinden daha güzel olacak diye umut ile kucaklar iken, tam aksi karşımda vücut buluyor ve bana deniyor ki; “Hayır kardeşim, bu öğrendiklerin öğreneceklerinin sadece bir kısmı. Buraya kadar öğrendiklerin ve bundan sonra öğreneceklerin, gerçeğin ta kendisi olup, yaşanılan sahte gerçekliğin aynasıdır ve sen ona baktıkça kendin de dahil olmak üzere, aslında her şeyin bir kurmaca ve düzmece olduğunu, her sabah kendine yalan söyleyerek uyanacağından şüphe duymaman gerektiğini unutmamalısın. Utanmak mı? O sana kalmış. Biraz daha erken gitmek istiyorsan utanabilirsin. Ancak inan bana dostum aslında hepimiz çırılçıplağız. Emin ol, birisi bizi bir yerlerde fena halde görüyor. Sen artık üstünü kapat kapatabildiğin kadar. Bunları öğrenmek senin ne işine yarayacak biliyor musun, gerçek dediğin, diye zannettiğin şey kalıp gibidir, bir defaya mahsus şekil alır ve bir daha asla şekli bozulmaz, şekil vermek ile mükelleftir. Oysa yalan öyle değildir. İstediğin gibi esnetebilir, eğip bükebilirsin. Hatırla: Aslında kaşık yok! ”

Devamını Oku
Evren Özcan

Doğum...
Bir sevişmenin en tatlı meyvesi,
Yeni sevişmelerin habercisi.

Kanılıp da inanılıp da türeyen
Bir sevişmeden

Devamını Oku
Evren Özcan

Dünyanın duvarlarını keşfettim.

Gidecek başka bir yer yok mu ardlarında?

Üstümüzde bulutlar, altımızda toprak var.

Devamını Oku
Evren Özcan

Kalbim dört odacıklı
Gel birine misafir ol
Yok yok olma!
Evinmiş gibi davran rahat ol!

Yalın bir kıyafetle koridora çıkma

Devamını Oku
Evren Özcan

Dünya,
Su buharıymış gözlerdeki gibi.
Git gide katılaşmış,
Taş kesilmiş,
Yüreklerimiz gibi.

Devamını Oku
Evren Özcan

Konuşmayı öğrenmeseydi insanoğlu,
Kırar mıydı gönlünü sevdaların.
Savaşmayı öğrenmeseydi insanoğlu,
Alır mıydı canını dostun,arkadaşın.

Takvimi buldu diye yılların akıp gittiğini,

Devamını Oku