1.Kat - Doğumhane
Ağlayan bebek sesleri duyuyorum, yalnız değilim.
O kaşık kadar mutsuzluğum, herkesi mutlu ediyor.
Ne sen varsın dünyamda
Ne akşamlar ne yağmurlar
Ne tozlu bulutlar
Nasıl durdurulur bilmem ki
İçimdeki bu isyanlar?
Tüylerini ürperttim
Kanatlandı kuşlarım
Dört duvar orası
Adı kafes olmalı
Kapısını açınca
Kaçıp gitti yuvadan
Doğduğum günün fotoğrafına baktım da
Beyaz bir kundağa sarmışlar,
Masum, kaygısız, savunmasız ben,
Çaresiz kabul etmişim.
Ama İstanbul öyle değil!
Mecbur bu beyazlığa
Yüzünü görünce buraları hatırlıyorum
Bu satırları, bu mısraları.
Sanki kokun buranın adresini veriyor,
Ben ise hep kaybediyorum.
Kayıp ilanları veriyorum gazetelere.
Aşkını sokak sokak, rüzgar rüzgar, dağ dağ arıyorum.
Korkuyorum içimden sana bakmaya.
Tozlu ve paslı mı çıkarsın karşıma.
Yoksa çiçekler açmış, bahar kokarak mı?
Ne acı bir keman sesidir o!
Tüm benliğimi haykırır
Ağlasam halime gülerler
Gülsem deli derler
Arada kaldım
Duvarda bir tablo
Duyduğum o masalı
Bir daha anlat bana
Gece uykularım kaçıyor
Ben kovalıyorum
Senin sesin olmadan
Rüyaya dalamıyorum
Bir kaç çimen tanesi
Dolanmış şapkamın içine
Bildim bileli
Ondan beri aşk uzak bize
Kadehler çarptı beni
Başını kaldırdı ve göğe baktı o çocuk.
Kara karaydı gözleri, zeytin gibi her sofraya oturdu, her sabah.
Boş bir kını vardı, ve ne ki gönlünde kini vardı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!